10 Şubat 2015 Salı

Oscar Eksikliği

Ve yine geldi o şenlikli, timeline' ı tahminlere boğan, "ben köpek gibi film izliyorum pis köylüler" ifadesini bir şekilde paylaşan arkadaşların vakti: Akademi Ödülleri - Oskarlar...


Kaç yıldır takip ederim, ne zamandır dikkatimi çeken bir konu var sizlere söylemek istediğim. Aranızda bir grup hevesli genç belki de "çok bilirim, çok anlarım, çok izlerim" demek için, belki de gerçekten ne yaptığını bilmeyerek, adı sanı duyulmayan bir takım aktör ve aktrislere kafayı takıyor. 

Şöyle ki, geçen yıl mesela, şu köleli filmde tek bir sahne ile ödülü hak ettiğini düşünen güruh vardı. Kızın adı Lupita N'yongo (gugli) idi, hatırlayan var mı? "Ay kesin almalı, çok hak etti, çok başarılıydı" vesaire vesaire. Hassiktir lan oradan!


Ondan önceki yıl da şu ufak kız vardı. Quvenzhanè Wallis. Bir şımarıklar, bir tavırlar. Aynı güruh, bu kızın kesin kazanacağını düşünüyordu. Çok başarılıymış, çok iyi bir performansı varmış. 

Çok merak ediyorum, bu ikilinin isimlerini hatırlıyor musunuz acaba? Oğlum, her şeyiniz yalan. İzlediğiniz filmlerden, desteklediğiniz insanlara, her şey gösteriş. O yıl kimin adı öne çıkıyorsa bayılıyorsunuz "Mükemmel aktör, aktris" demeye. Kafanıza sıçasım geliyor.


Ne diyordum ben. Hah, işte bu yıl öyle değişik bir isim yok. Kimse gıkını çıkarmıyor mesela. Şu kazanır, bu kazanır kimse demiyor. Yine değişik ekip kafayı "Boyhood" a takmış durumda. O bile yemiyor yani, bir yere kadar. Birdman dolayısı ile herkes bir anda Iñárritu hayranı oldu. Şahsen, yapmış olduğu filmlerin bir çoğunu izlemiş olmama rağmen, yönetmenin o olduğunu bilmiyordum bile. Ulan zamanında Babil filmine sinemada gidip, filmin yarısında müstehcen diye çıkan kıronun biri bile diyor "Iñárritu ne iyi yönetmen" diye. Sen düşün. Onun dışında milletin kafayı taktığı bir isim yok sanki bu yıl.  Büyük eksiklik......

Not: Ankara' da ikamet edip de "Ben .... filmi izlemedim, itiraf ediyorum, karı kız düşürmek için filmi izledim diyorum" diyen ilk beş arkadaşa gazoz ısmarlayacağım. Man up!

27 Ocak 2015 Salı

Ayın 5 Şarkısı

Söz verdiğim üzere bu aydan itibaren her ay yazmaya niyetlenmiş olduğum 5 şarkı listesini hazırladım. İşte sizlere o şarkılar:

1. Sam Smith - I'm Not The Only One


Bu şarkıyı yaz sonunda bir arkadaşımın odasının önünden geçerken duymuştum. Hiç sevmem böyle şeyleri normalde. Hele ki bu adamın önceki şarkısı (Stay With Me) bütün bir yıl baydıran iğrenç ötesi bir şarkıydı. Ama neden bilemiyorum, bu şarkıyı aylardır dinliyorum. Dinlemeyen kalmasın.

2. The Very Best, Mo Laudi - Moto


Nereden buldum, nereden dinledim hatırlamıyorum. Bütün bir ay her gün en az üç kere dinliyorum.

3. Cold War Kids - Lost That Easy


Bu şarkı da bütün bir ay listemden düşmedi. Aranızda çok feci Cold War Kids hayranları var biliyorum. Teessüf ederim hepinize bu şarkıyı önceden paylaşmadığınız için.

4. Nada Surf - Enjoy The Silence


Ne zamandır spotify' da hep karşıma cover'lar çıkıyor. Listelerimde hep coverlar var. Bu ay en çok dinlediğim eski cover'lardan bir tanesi de budur.

5. Dropkick Murphy's - Rose Tattoo


Bu şarkı, Moto' dan sonra en çok dinlediğim şarkı oldu bu ay. Öbür ay da olacak gibi. Dinlenilmeyecek gibi değil zaten.

Aslında baktım da bir sürü şarkı var ama sürekli Twitter' dan on kere paylaşmışım mesela (Algiers evet), o yüzden tekrar listeye yazmak istemedim. En azından bu ay. Belki öbür ay paylaşırım onları. 

Bays.

13 Ocak 2015 Salı

Ondan Bundan Vol.11

Yeni yılın ilk ondan bundan muhabbetini yapabildim sonunda. Blog ile ilgili düşüncelerim var ne zamandır. Bu yıl onları gerçekleştirmek için biraz daha fazla çaba göstermem gerekecek. Ama blog ile ilgili hiçbir şeyi zorla yapmıyorum, o yüzden sorun olacağını sanmam. 


Listelere daha fazla abanmam gerektiği söylendi bir ara o yüzden listelere odaklanıyorum bu yıl. Her ay 'Ayın 5 şarkısı' diye bir liste yapmak var kafamda. Ama bu liste yeni çıkan şarkılardan oluşmayacak tabii ki. En nefret ettiğim şey yemeden içmeden kesilip millete ilk çıkan şarkıları paylaşmak olur zira. Ben o anki ruh halime göre, kafama göre iş yapmayı sevdiğim için bu liste de haleti ruhiyemi içerecek. Spotify kullandırmaya alıştıramadığım için size hala, bir başka şekilde paylaşacağım şarkıları.


Bir diğer liste de her ay yapmayı hedeflediğim sevdiğim, sevmediğim şeyler listesi. O ay en çok ne gitmiş, o ay en çok neyden nefret edilmiş onları yazacağım. Bakalım ne kadar aynı kanaldan gidiyoruz sizlerle. 


Geçen gün Nedjima' da otururken abimin bir arkadaşı geldi. Adam nasıl bir sevgili istediğini sıraladı. Güzel olacakmış, akademik başarıları olacakmış, felsefeden anlayacakmış, faşist olmayacakmış, ayrımcılık yapmayacakmış, elemanla siyasi tartışmalara girebilecekmiş. Daha uzundu aslında liste, bir yerden sonra dinlemeyi kestim. O arkadaşa da sipariş usulü sevgili arayışında başarılar diliyorum. Umarım aradığını bulur.


11 Ocak 2015 Pazar

BBC Dizileri

Geçen ay derslerin hafiflemesi ve yapacak fazla bir şeyin kalmaması ile Netflix denilen şeyi denemek istedim. Ben hep  Netflix' i beşinci sınıf aile filmlerinin olduğu bir site olarak hatırlıyorum nedense. Yurttakiler ne zaman film izlemek istese diretk öyle filmlerin bir listesi gelirdi. Meğer o, hesabı kullanan kişinin zevksizliğindenmiş. Ne izlersen ona benzer filmleri veya dizileri getiriyor karşına. Tabii süper filmler yok yine de. Ama BBC dizilerinin ve filmlerinin bir çoğu vardı. Ve bu benim için şu demek:


O gün, Glenn Quagmire' ın internet pornosunu keşfettiği gün gibiydi. Bütün gün evden çıkmadan, yemek bile yemeden, hiç başından kalkmadan hepsini izlemeye koyuldum. Bir aylık Netflix deneme süresinin her saniyesini İngiliz royal film ve dizileri ile geçirdim. Ve hatta bir çılgınlık yapıp royalden çıkıp endüstri devrimine ve hatta 1950'lere kaçan film ve dizilere de sardım. Sizlerle paylaşmam gerekti. Bir liste hazırladım.

1. Bleak House
Kesinlikle favorim olan bu diziyi mutlaka ama mutlaka herkese tavsiye ederim. Aman yarabbi, o konuşmalar, o kıyafetler, o entrikalar!!! Offf... Kesinlikle izlenilesi bir şey. X Files' taki Scully oynuyor ve leydilik öyle bir yakışmış ki kendisine tarifi mümkün değil. Ayrıca ben şu Esther Summerson rolündeki kıza da hayranım. Listedeki üç dizide oynuyor ve her birinde ayrı bir güzel. Oyunculuğunu kastediyorum tabii. Ve de son olarak dizinin kötü adamı Game of Thrones' taki Tywin Lannister'ı oynayan adam. Yine geriyor yeniden geriyor!!!

2. North and South
Richard Armitage' ın eski işlerinden. Mükemmel bir dizi. Diziyi tek götüren zaten o adam. Yalnız tek hoşuma gitmeyen şey, bu adamın karşısına koydukları odun kadın. Olaylar pamuk fabrikalarında ve fakir mahallelerinde geçiyor. İki kere döne döne izledim. Aynı gün. Evet... Dizinin adını ararken "and" i işaret olarak yazarsınız. Odun kadının da performansını yadırgamamak gerek gerçi, daha demin hoşuma gitmiyor demiştim ama. Odun kadın rolünü süper oynamış. Odun kadın...


3. The Bletchley Circle
Bunda da dört adet zeka küpü eski ajanın cinayetleri çözmesini izliyoruz. İki sezon olsa gerek. İkinci sezonun son bölümünü izlememiş olabilirim, vaktim kalmamıştı artık. Ama kesinlikle aklınızda bulunsun derim. Bir de bu resimde soldaki kadını nereden tanıyorum, nereden tanıyorum, nereden tanıyorum diyordum ki hatırladım. Bir başka İngiliz filmi olan Young Victoria' dan... Evet. İşsizim.

4. Wives and Daughters
Listedeki en sönük dizilerden olsa da benim için güzeldi. Rosamund Pike' ın ufak bir rolü var bu dizide. Bir kasaba doktorunun tekrar evlenmek istemesi ve evlendiği kadın ile kızının evine yerleşerek hayatlarını değiştirmesi ile alakalı. Bir Cinderella değil, aklınıza gelmesin. Üvey kardeşler çok iyi anlaşıyor, hatta üvey anne bile daha sonra kendine çeki düzen veriyor. İzlenesi.

5. The Buccaneers
Amerika' dan İngiltere' ye gidip kendine koca arayan bir grup kızın hayatı. İstedikleri insanlarla evlenip pişman oluyorlar. Hepsi... En son hepsi kendi yolunu buluyor ama. Başroldeki kadın çok şirin. Ki kendisi bir sürü Hollywood filminde de baş göstermiş (Watchmen dahil). 

6. The Paradise
Ufak bir kasabadan gelip amcasının yanında yaşamak isteyen ama amcasının karşısındaki 'Paradise' adlı dükkana hasta olup kendine orada iş bulan bir kızın dizisi. Kızda dehşet bir pazarlama zekası var ve bu yüzden patron sürekli kızı destekliyor. İkinci sezonu var sanırım ama henüz ikinci sezonu izlemedim. Onu da burada bulup izlemem gerek. Dizide aklımda kalan bir söz vardı. Kız hayran hayran patrona bakıyordu çünkü adam da işine çok önem veren bir insandı. Kızın arkadaşı kıza dönüp "Onunla birlikte olmak istiyorsun" dedi, kız ise "Hayır ben o olmak istiyorum" demişti. Vay be Corç.

7. Daniel Deronda
Hugh Dancy' nin oynadığı dört bölümlük bir dizi. Dizinin olayı değişiyor sürekli. İlk olarak istemediği bir evlilik yapan bir kadına aşık olduğunu düşündüğümüz bu Daniel, son bölümde yahudi bir şarkıcı ile evlenip dine dönüyordu. Karmaşık işler. Ama Hugh Dancy' nin bu tür bir yapımda olması kayda değer. Ayrıca sarışın abla da harika olmuş. Adı her neyse.


İki tane de film yazayım, bitsin şimdilik. İlk film Under the Greenwood Tree. Kızını öğretmen olarak yetiştirmiş bir baba son görevi olarak zengin bir adam ile kızını evlendirmek istiyor. Ama kızın gönlü bir başkasında tabii. Zaman geçirmelik güzel bir film. Eminim kitabı kadar güzel değildir. Belki bir ara alırım param olduğunda.


Ama son tavsiye edeceğim film kesinlikle bombastik bir film ve bugüne kadar izlememiş olmama şaşırıyorum: Cousin Bette. Jessica Lange oynuyor diyor ve fazla spoiler vermeden filmi ne kadar sevdiğimi söyleyip kesinlikle izlenmesi gerektiğini söylüyorum. Net.

7 Ocak 2015 Çarşamba

Ocak Şaşkınlığı

Size listeler hazırlamak istiyorum ama bu aralar kafam pek bulanık. Adam gibi bir blog yazısı yazacak gücü bile bulamayabiliyorum bazen. İş arama telaşı, hala Türkiye' ye geri dönmüş olmayı yadırgamam, meşguliyet, aile kaprislerine geri dönüş derken kafam allak bullak oldu. Los Angeles' taki rahatlığı şimdiden özledim. 


Bu arada eğer akademi ödüllerine aday olan filmleri izlemek isterseniz internette ufak bir araştırma yapabilirsiniz. Bugün internet çıldırdı adeta bir Fappening seansı yaşandı. Tüm filmler orada.

Geldiğim gün plakçaları bir adaptör dönüştürücü kullanarak çalıştırmayı denedim ve olmadı, çalışmadı. Daha sonra gittik çeke çeke Ulus' a, yeni bir adaptör almak için. Yine çalışmadı. En son internetten gördüğüm bir elektrikçiye gittik dün. Benim korkum makinanın bozulmuş olmasıydı. Ama çok şükür öyle bir sorun yokmuş. Adaptörden kaynaklanıyormuş yine, adam içimi rahatlattı. Bu arada belirtmeden edemeyeceğim, adam müthiş bir elektrikçi, eğer bir gün olur da bir şey tamir ettirmeniz gerekir (ister pikap ister başka bir şey) haber verin direkt adres ve telefonunu paylaşayım ustanın. 


Bu arada yıl olmuş 2015 aranızda hala Spotify kullanmayanlar var. Ayıp ediyorsunuz. Bu aralar akustik listelere abanmaktayım. Pişman olmazsınız.

Neyse yakında görüşmek üzere.

5 Ocak 2015 Pazartesi

Geri Dönüş

Okul bitti, memlekette iş arama dönemi başladı. Sizlere haber vereyim dedim. Bu demek oluyor ki:


İşsizlik dolayısı ile evde çeviri almaktayım tekrar. Bu vakitler görüşmek için en iyi vakitler bana göre. Haber edeyim dedim. 


16 Aralık 2014 Salı

Sons Of Anarchy Ölüleri

Bu yazıyı yazmak için dizinin bitmesini bekledim. Dile kolay yedi sezon! Yok böyle bir dizi. 

Sons Of Anarchy, birçoklarının ifade ettiği gibi basit bir 'motorcu draması' değildi hiçbir zaman. Kurt Sutter' ın özenerek hazırladığı senaryoda babasından oğluna miras kalmış bir 'bela' nın bütün bir aileyi, hatta bütün bir kasabayı içten içe nasıl kemirdiğini izledik tam yedi yıl. Jackson Teller tartışmaya çok açık bir karakter. Çünkü bütün hatalarını 'iyi niyet' kisvesi altında yapıyor ve bu yüzden sürekli suçlayacak birilerini buluyor(du) etrafında. Bütün kasabayı doğradı, ama hala yetmedi adama. En sonunda tüm suçlunun kendisi olduğunu fark etti. İyisiyle kötüsüyle etkisi olan bir adamdı. Bu yüzden resmen hayatımda en sevdiğim kurgu karakterlerden bir tanesi oldu bu adam. Kendisini çok arayacağım, orası kesin.

Tüm uyarılarıma rağmen dizinin bütününü izlememiş olanlar için burada bir spoiler alarmı vermek gerek. Bu listede ölümü ile bizi bir şekilde etkileyen dizi karakterleri var. Dikkatinize:

Clay Morrow: Clay denen herife çok haksızlık edildiği kanısındayım. Adamın yüzünden ölenler, adamın kulübün başına sardıkları, varlığı bile zarar, bunu söylerken tüm bu saydıklarımın farkındayım. Ama söyleyin bana, adamın yaptıklarının hangisi Gemma' nın yaptıklarından kötü? Bir zaman, hatta uzun bir zaman, kendi bildiği gibi de olsa iyi bir şekilde külübü büyütmüş, bir yere getirmiş, herkese ekmek sağlamış bir insandı Clay. Gemma karısının şımarık bebesine babalık yapmış, Gemma' ya katlanmış daha ne yapsın. Clay' in ölümü çok sönük gerçekleşti ama biz onu unutmadık.

Half Sack: Evet bu prospect' in bok yoluna gitmesine çok üzüldüm. Ama şöyle bir şey var ki Kip (gerçek adı evet), birçok kulüp üyesinden daha şaşalı bir cenazeye sahip oldu ve gider ayak üyeliğini de aldı. Bence en sevilen, en iyi geleceği olan ama en kötü harcanan adamlardan birisiydi. Hele bir de en son aldıkları herife bakıyorum da, ölmesini en çok beklediğim adamdı sanırım o Rat dedikleri.

Piney Winston: Saygı duyulması gereken aklı başında üç beş kişiden birisiydi Piney. Acıların babasıydı Piney. Sadece Opie' nin babası olması bile adamı bu listeye sokmaya yeter. Bir de kendi eceli ile ölmesini beklediğim iki kişi vardı: Unser ve Piney. İkisinde de yanlış çıktı tahminlerim.

June Stahl: June karısı, artık adı her ne idi ise devletin bir kurumunda kulübün başına bela olan hırtlardan bir tanesiydi. Ama ayrıca sevimsiz olmasının da bir sebebi vardı tabii. İnsanların damarlarına basması, her şeyin suçlusu olarak kulübü görmesi ve özellikle kulüp ile uğraşması. Zavallı Opie' nin karısını öldürdüğünü düşünmesi ile bok yoluna gitmesi de cabasıydı. Ama kesinlikle en hatırlanması gereken ölümlerden birisiydi kendisininki.

Tara Knowles: Tam bir kezban idi Tara, aksini söyleyen kendini bir yürüyüşe çıkarsın. Yok böyle tavırlar, tripler. Kiminle birlikte olduğunu bilmesine rağmen bir kaprisler bir havalar. En sonunda "bu böyle olmayacak" gazıyla kendine bir kaçış ararken Kurt Sutter' ın bizi ters köşeye yatırması ile terk-i diyar eyledi Tara abla. Tara' nın tek sevdiğim yanı, Abel' ı annesiyle görüştürmesi ve o kadına güvenip çocuklarını emanet etmesi idi. Ha bir de ölümü feci oldu işte.

Otto: Kurt Sutter en iyi karakteri kendine saklamış. Otto, yıllarca hapiste kulübün pisliğini tek başına çeken adamdı. Garibimin başına gelmeyen kalmadı. O ölümü hiç hak etmedin Otto. Her ne kadar psikopat olsan da... Bu arada normal bir gif' ini aradım ama bulamadım. Hep o dil sahnesi çıkıyor arayınca.

Robert (Bobby) Munson: Herkesin ölmesini beklerdim de Bobby' nin ölmesini hiç beklemezdim. Adam, kulübün tek kafası çalışan insanı olarak kalmıştı artık. Herkesi idare eden, her işi düzenleyen, naif insandı Bobby. Bok yoluna gidenler listesi olarak başlasaydım bu listeye kesinlikle en başta olurdu kendisi.

Gemma Teller Morrow: Ölümüne en sevindiğim kahpe. Bu karı yüzünden Çin nüfusunun yarısı, Bobby, Tara, şerif ve daha niceleri gitti. Varlığı zarar. Böyle manyak bir tip yok. Gemma' dan nefret etmemin sebebi sadece bu da değil. Nero gibi bir adamın böyle bir karıya aşık olmasını hazmedemiyorum.  O adamı nasıl ağlattın ulan!!!

Opie Winston: Ölümüne en üzüldüğüm insan. Opie ölmemeliydi. Opie, ölmemeliydi. Anlatamıyorum sanırım ama: ölmemeliydi!!! Opie mutlu olmalıydı, sevinmeliydi. Opie ölmemeliydi. Hala atlatamadım onun ölümünü.




Bonus: Jax Teller


Jax' in öleceği en başından belliydi. Her sezon ölümü atlatmasını, işlerin kendine gelmeden bir şekilde düzelmesini izledik ama en başından belliydi işte. O kadar beladan, öyle bir anadan kurtulmanın imkanı yok. O kadar adamın damarına basıp, bir sürü insanın ölümüne bir şekilde sebep olup, kendi kaprislerini iyi kötü bir şekilde bir oluşumda birbirini destekleme yoluna gitmiş insanlara sıvayıp da kolay kurtulmanın imkanı yok.

Jackson' ın iyi bir karakter olmadığını anlamanın bir çok yolu var. Adam en başta cahil ve bununla gurur duyuyor. Yıllarca kendisine bir şekilde sahip çıkmış babasını ilk fırsatta harcadı, Opie başta olmak üzere birçok insanın ölümüne sebep oldu, kendi evladını göz göre göre evlatlık veriyordu lan! Hele ki uyuşturucu bağımlısı bir kadından çocuk yapmak ve kadın uyuşturucu kullandı diye kadına ters çıkmak da cabası. Hayır, ne olduğunu biliyorsun en baştan. Sevdiğin kız kendi hayatını kurtarmak için çabaladığı için ona trip atmalar, çocuklarına iyi bir hayat vermek istediği için kadına düşman kesilmeler... Milletin damarına basıp tepki alınca ayrı bir atarlanmalar... Bir de dediğim gibi bütün bunları 'iyi niyet' maskesi altında yapması zaten kendi başına ne kadar sağlam ayakkabı olmadığını gösteriyor. Herkes eline geçen güçle baş edemez ya Jax Teller da bunun en büyük kanıtı. Onlarca insanın harcanmasına, çocuklarının öksüz kalmasına tek sebep kendisidir.

Unser ve Juice başta olmak üzere diğer ölüler o kadar da önemli gelmiyor, o yüzden listede yoklar.

Öyle böyle, bitti işte en sevdiğim dizi. Boşluklardayım.