29 Kasım 2013 Cuma

Hatırlayamadım

Şu dünyada en sinir olduğum insan topluluğu önceden tanışmış olmana rağmen "pardon çıkaramadım" ayağı çeken insanlar.

Diyelim ki ayak üstü, kafan 1500, yanından arkadaşının dıdısının dıdısı geçmiştir, tanışmışsındır ama hatırlamanın imkanı yoktur. Onları anlarım, herkesin başına gelmiştir. Ama normal bir tanışmadan sonra hatırlayamadım deme gibi bir saçmalık olamaz. Böyle bir şeyin olmasının imkanı yok.

Birebir yüzyüze tanışıyorsun. Aradan çok vakit geçmeden tekrar karşılaşıyorsun. Karşıdaki hasba seni tanımıyor. Olacak şey değil.

Birincisi öyle unutulabilecek default bir bünyem yok. Hiçbir şeyimi hatırlama, saçlarımı hatırlarsın. Herkesin vardır ilk görüşte hatırlanacağı bir özelliği.

İkincisi kimse senin süper ötesi popüler her gün yüz kişiyle tanışıp on bin facebook arkadaşı ekleyen biri olduğuna i-nan-maz! Doğru değil çünkü. Ne mal olduğunu biliyoruz. Havan kime? Kimi kandırıyorsun? Gören der oscar ödüllü royal pezevenk, oscarını götünde saklamış da tebaasına karışmış.

Haaaaaydi diyelim olmaz ya unuttun. İnsanlığını da mı unuttun bre? Hatırladım de geç. Madem unuttun daha niye yüzüne vurup "çıkaramadım" diyorsun? Amacın nedir senin göt? Tek yaptığın karşıdakinin moralini bozmak. He de geç. Sakin sakin.. Belli ki muhabbet kısa sürecek. Uzatma. Karşıdakinin de sinirlerini oynatma.

Yok hatırlayamadım, yok çıkaramadım bildiğin piçlik ürünü. Sırf domuzluğuna, şeref yoksunluğuna yapılan bir tavır ürünü. İbneliğini, karaktersizliğini yansıtmanın bir başka versiyonu.

Yemeyin, yedirmeyin.

24 Kasım 2013 Pazar

Tüm Manyak Öğretmenler

Böyle gaza gelip öğretmenler gününü kutlayanlar, hep iyi dilekler paylaşanlar çok acayip gelmiştir bana. Bilmiyorum siz nerede büyüdünüz nasıl okullara gittiniz ama benim öğretmenlerimin onda dokuzu ruh hastasıydı.

Mesela ilkokulda bir tane iyi öğretmenim oldu (3 tane farklı öğretmen + günübirlikçiler) o da ilk iki yıldan sonra bizi bırakıp gitmişti. Yerine gelen kadın, sınıftaki bir çocuğun annesiydi ve resmen erzimizi o yıl orada sikti attı. Bildiğim kadarıyla sınıfın yarısı dağılmıştı 3. sınıftan sonra. Hiçbir şey öğretmedi, tüm dersler boş geçerdi. Üstüne bir de gereksiz yere çok döver bazı çocuklar haricinde herkese ama herkese kötü davranırdı.

Daha sonra başka bir okula gittim. Oradaki hoca da aynısını yapardı. Sınıfta Ece diye bir kız vardı. Ece de Ece. Gerisini sik at. Ece var yeter. Ece şarkı söyler, Ece soru çözer, Ece güneş gibi parlar. Biz varoşlardan gelme Maria la del Bario, Ece adeta Kraliçe Viktorya. Bir kere bir dershanenin deneme sınavına girdik il genelinde. Ece 50lerde bir derece yapmış. Hoca da sordu daha iyi yapan var mı diye. Ben 36. olmuştum o sınavda hiç unutmam (iyi bir indirim sağlamışlardı çünkü), söyledim hocam böyle böyle diye. Suratıma baktı, arkasını döndü gitti masasına oturdu. Hiçbir şey söylemeden. Çocuksun, başarının böyle karşılanması nasıl ağrına gidiyor anlatamam... Bir de bu Ece'nin erkek versiyonu vardı kendisi hakkında bir şey yazıp facebookta kendime tekrar musallat etmek istemiyorum - o kadar acayip bir yaratığa, psikopata bağlamış bir kişi.

Bu kadın bizi her gün iki posta döverdi. Şikayet etmek kimin haddine. Öyle saçma sebeplerden her şeye döverdi ki anlatamam. Bir kere din kültürü hocası gelmemişti, duayı okutacağım diye tutturdu. Ama okuttuğu duayı kendisi de bilmiyordu. Bütün sınıfı abartmıyorum BÜTÜN sınıfı sıra dayağından geçirdi duayı yanlış okuduk diye. Kadın 5. sınıfının ikinci döneminde hiç ama hiç ders işlemedi sadece yıl sonu gösterisine prova yaptırdı bütün bir dönem. Kimse de çıkıp bir şey demedi. Bir dönem Ece'nin karga sesiyle şarkı söylemesini dinledik her ders.

Sonra bu kadın öldü. Gram üzülmedim, onca dayaktan sonra hakkımı helal etmemi de kimse beklemez sanırım.

Ortaokul hocaları fena değildi. Matematikçi haricinde. Belki o hocalar o kadar kötü olmadığındandır ki hala rüyamda okul gördüğümde sadece ortaokulumu görüyorum.

Ama lise... Offf lise. Okulun ilk günü müdür yardımcısı herkesi "Hoooo, hooooo, öğrencileeer" diye çağırmıştı sıraya sokmak için. Annem de yanımdaydı. Herkesin ailesi yanındaydı. İnsanların düştüğü o durumu, o suratlarındaki ifadeyi anlatamam. Daha o dakikada büyükbaş hayvan olduk. Lisenin sonuna kadar da öyle muamele gördük. Her türden psikopat vardı. Atatürk düşmanı inkılap hocasından tut, şizofren edebi metincilere... 'Hocam kendimi iyi hissetmiyorum' diyen kıza çemkiren ve kızın orada kalp spazmı geçirmesine rağmen blok ders bitene kadar dışarı çıkarmayan hocaya.. Hiç hatırlamak istemiyorum o dönemi.

Üniversite hocalarını zaten her gün görmüyorsun. Adam gibi iletişim kurduğum çok az hoca vardı. Belki çok iyi hocalardı ama biz o iyiliklerini çok göremedik. Çok nadirdir, bir ikiyi geçmez.

Polonya' daki hocalar da ayrı bir manyaktı. Onlar da kendi topraklarının manyaklarıydı. Bir Harry Potter vardı mesela, konuşunca kendisinin engizisyon mahkemelerinin ne kadar gerekli olduğuna dair düşüncelerini duyardık. Bir tanesi, haftalarca hazırlanıp harika bir sunum hazırlamama rağmen başkasının ödevinin çakmasını getirip geçiştirene daha yüksek not verirdi. Sebebini hala anlayabilmiş değilim. Böyle düşman birisini hiç görmemiştim.

Şimdi merak ediyorum yenileri nasıl olacak. Ne zaman 24 kasım gelse aklıma gelen tüm o kötü anıları silebilecek cinsten mi, yenilerini ekleyecek cinsten mi?

Böyle insanlar o sevimli hocalarına nasıl övgülerde nasıl iyi niyetlerde bulunuyorlar ben hiç algılayamıyorum. Öğretmenlere ait çok kötüden fena değile kadar olan aralığı süpere kadar çıkarmayı çok isterdim. İsterim ki hep iyi andığım hocalarım olsun 'fena değil' hocalar değil...

20 Kasım 2013 Çarşamba

Youtube Kanalları

Çeviriden iki saniye başımı kaldırıp bir yazı yazabilmeye fırsatım olabildi sonunda. Pek güzel bir yoğunluk yaşıyorum şu aralar. Gerçi paralar gelmeden gidiyor ama olsun. En azından o yılların belirsizliği kalktı ya... Daha ne olsun.

Amma para harcadım yahu, daha gitmeden. Ona para buna para, hala ders seçmedim bir de onu düşün...

Bu arada Orange is the new black diye bir dizi var. Ömrümde böyle sıkıcı bir dizi izlemedim. Ama hala inatla izliyorum. Merak da ediyorum ne olacak. Laura Prepon ne yaşlandın ablacım ya üzüldüm haline...

Neyse yeter bu kadar kuru gürültü. Size yeni bir liste hazırladım. Youtube' da çok fazla vakit geçirdiğim için sizlere aboneliklerimin listesini yaptım, ufak açıklamalar ile. Enjoy.

Not: İngilizce gerektiren videolar sık olsa da gerektirmeyeni de yok değil...


1. Jenna Marbles

İzlemeyen var mı hiç sanmıyorum ama Jenna internetin kraliçesi idi bir vakitler. Her hafta çarşamba (genelde perşembe diyelim biz ona) videolar yükler ben de ağzım açık izlerim. Manyak gibi tespitlerinin, acayip güzel esprilerinin ve her hafta Spiderman' e selam çakmasının yerini bu aralar sıkıcılık aldı (sevgilisinden ayrıldığından beri çok az komik video koydu). Ama bu aşağıdaki, son zamanlarda koyduğu en güzel videolardan birisi mesela:



2.Kingsley


Kingsley'i şu resimden bilirsiniz. Bu kadar komik bir adam daha dünyada yok. Really B Really diye bir skeci var ki dillere destan. Overexposed videoları ayrı bir olay zaten. Bir de her hafta kendisine sorulan acayip soruları cevaplıyor.

Hatta geçenlerde duygulanmış, kendisine atılan ciddi soruları cevaplamak için çarpık suratlı bir kız ile birlikte yeni videolar hazırlamıştı. Ama tutmadı sanırım. Tutmaz çünkü, ciddi sorulara mantıklı cevaplar verebilecek türden adam değil Kingsley.

Kingsley komik, Kingsley gırgır... 13 yaşındaki bebelerin erkek arkadaş problemleri ile kendini boğmamalı. Ki daha da yenisi koymadı o videolardan sanırım.

Ve aşağıda da tam Kingsley espirileri yumağını göreceğiniz bir video...
Not: Kingsley bağırır.


3. Nigahiga

Ryan Higa ve kankaları manyak manyak videolar çekmede bir numara. Burada batesmotelpro ne ise orada da onlar. Tabii şimdiye kadar hiç reklam içerikli videoları olmadı. Ama kendi uydurdukları (veya hep orada olan ama kimsenin yüzüne bakmadığı) eşyalara reklam çekmişleri çoktur. Ryan hayvan gibi hızlı konuşur ama hiç takip etmene gerek yok. İzleyerek de acayip eğlendirebilir. Bir keresinde fruit ninjayı canlandırırken burnunu katana ile kesmişti kendisi...


4. Community Channel

Sakin, cool ve komik insanlar ailesinden Natalie... Harika videolar koyuyor. Bazen kafası atıyor hiçbir şey koymuyor. Ama koydu mu iyi koyuyor (videoyu). Kesinlikle izleyin:



5. Screen Junkies

Ya da sadede gelince direkt Honest Trailers. Filmler hakkında herkesin düşündüğü tüm gereksiz sıkıcı ayrıntıların anlatıldığı ve oyuncular ile dalga geçildiği videolar. Starring' leri ayrı bir harikadır. Bir ara tüm canavarlara Lindsay Lohan derlerdi. Şakalı güldürülü...


6. CrazyRussianHacker

Akla gelmeyecek MacGyver'lıkları ile meşhur bu herifi mutlaka izlemenizi öneririm. Amerikan talk showlarından birinde görmüştüm ama hangisi hatırlayamıyorum.


Beyler burada ayrılabilir, yolumuza makyaj videolarıyla devam edeceğüm çünkü... Buradan itibaren evrim geçiren ablalar mevcut.

7.  NikkieTutorials

Makyaj videolarını izlediğimi söylemiştim. Özellikle birkaç kişinin videolarını hiç kaçırmam takip ederim. Nikkie hayvan gibi komik bir insan olabiliyor bazen. Yaptığı makyajdan çok esprileri için izler oldum kendisini:

8. Pixiwoo

Bu da makyaj ile ilgili. İki kız kardeş, ikisi de çok iyi. Hep ünlülere çalışan tipler bunlar. Youtube videoları sırf reklam için. Esprili değiller ama çok güzel şeyler çıkıyor bu ablalardan. Özellikle biraz daha gotik olanından. Bir ara kafayı takmışlardı tüm Bond kızlarının makyajlarını yapmaya... Bazen de İngiliz kız gruplarının suratlarını yapmaya çalışıyorlar.. Dediğim gibi %100 reklam, ama güzel akıllar alabiliyoruz kendilerinden. Bir de bu kadar çirkin insanların bir anda dünya güzeline dönmesi yüzünden izliyorum...


Ha bir de bu aileden Tanya Burr var, onu da bu araya sıkıştırayım. Çok neşeli, çok canlı bir kız Tanya. Bu pixiwoo kardeşler bu kızın görümcesi. Yedikleri içtikleri ayrı değil. Yaptıkları makyaj da genelde aynı oluyor. Ama Tanya' nın kullandığı ürünler daha kendine has, daha az reklam vari (gerçi kendisi Benefit için çalışıyormuş ama hiç ille de Benefit diye bir şeyini görmedim bugüne kadar)... Çocuk gibin..



9. Gossmakeupartist

Wayne Goss mükemmel ötesi makyaj yapan bir adam. Gay de değil üstelik. İşinin ehli, harika ipuçları veriyor. Hele bir de işi bitirip giderken göz kırpması yok mu... Adamın resmen imzası. İngilizcesi olanlara daha faydalı, pixiwoo veya nikkietutorials gibi sadece izleyerek öğrenebilmek biraz daha zor tabi, ama tüm bağyanlara tavsiyemdir. Çok fazla makaj göstermez, genelde akıl verir. Akil adamdır Wayne... Arada bir sevgilisine yapar makyaj bu da onlardan biri:


10. Lisa Eldridge

Lisa abla makyajın kraliçesi. Tüm holivud çakık tahtaları bunun torna tezgahından çıkma... Her makyajına, bu makyajı bilmem kime bilmem nenin kapağına çıktığı zaman yaptım falan diye başlıyor. Çok güzel yapıyor, sade, rahat. Ama kullandığı ürünler epey pahalı olabiliyor. Farkında değil çünkü o kadar zengin ki. Sanıyor herkes alabilir... Ona göre herkes şanel...


Bir tek bunları izlemiyorum ama arada seçtiklerim bunlar. Bir de geçenlerde ısrarla google hesabını kullan diye bir anda başka boş bir sayfa çıkarınca eski videolardı bilmem nelerdi gitti hep. Zaten gerek de yokmuş dediğim çok şey oldu. Gırgırına geyiğine baktığım şeyler bunlar.

Sizin izlediğiniz komikli şakalı videolar var ise paylaşın derim.

13 Kasım 2013 Çarşamba

Mutluluk Alerjisi

Evet, bende olan...

O kadar uzun zamandır işleri yoluna koymak (kendi yoluma) için uğraşıyorum ve o kadar uzun zamandır o işler yoluna girmiyordu ki, şimdi her şey gerçek dışı geliyor.

Aynı olay Polonya' dan geldiğimde olmuştu. O kadar sıkıcı, moral bozucu bir ortam ve zamandı ki, geri geldiğimde iki ay boyunca her gece kabuslarla uyandım. Rüyamda hep oradaydım ve Türkiye' ye geri gelemiyordum.

Şimdi de sanki uyanıkken o kabusları görüyorum. Sanki her şey bozulacak, mahvolacakmış gibi. Kendime olmayan sorunlar yaratıyorum. Mesela bir önceki yazıdaki gibi.

Ne olabilir ki en kötü gider bir otelde kalır, kendime kalacak yer bakarım. Bu kadar basit. Ama ama ama öyle hissetmiyorum. Sanki dünyanın sonu gelecekmiş gibi, açta açıkta kalacakmışım gibi.

Ya da hiçbir şeye param yetmeyecekmiş gibi, ki ben artık kaç yıldır para kazanıyorum, düşün. Ailem de destek veriyor, onu da düşün. 

Sanki kendimi koyversem, mutlu hissetsem bir aksilik olacak gibi. Bu kadar çok söylenmemek de gerek.

Los Angeles' a gidiyorum lan! Üstelik yeşil sosyete çocuğu da değilim. Hem de kendi paramla. Hem de milletin yaptığı kekoluk gibi dil kursuna gidip de Amerika' da okuyorum demeye değil. Gerçekten okumaya.

Yavaş yavaş hissediyorum o mutluluğu, rahatlamayı. 

Bir de bir sır paylaşayım. Okul açıklanmadan bir gece önce rüyamda Desire' ı gördüm. Gözlerim Despair' i aradı ama yoktu. Sadece Delirium'u gördüm uzaktan.

Sonra da neden Sandman' e düşkünsün. Aha da bu. Sandman her yerde. 


7 Kasım 2013 Perşembe

Son Durum Güncellemesi

Gençler duymayan kalmasın, UCLA öğrencisiyim.

Zira ne zamandır uğraştığımı bilirsiniz. Amerika da amerika diye. Müzik biznıs da müzik biznıs diye.. O kadar uzun zamandır sürüyor ki bu süreç boku çıktı. Bok koktu, gübre oldu, maydanoza can verdi. O derece.

Öyle bir derece ki bu artık heves meves kalmadı, iş inada bindi. Sevinip sevinmediğimi bile bilmiyorum.

Ama oldu sonunda. Zor oldu ama oldu.

Sevin işte ne güzel, gibi bir iç ses var hafiften. Daha büyük bir iç ses de "NE BOK YİYECEN SEN ORADA" diyor. Zira kalacak yer şu anki gündemimde bir numara. Ne yapayım, rahat olamıyorum. Kafamda tam olarak nereye ne zaman gideceğim, nerede kalacağım ve ne yiyeceğimi belli edemeden rahat olamıyorum.

Okulun sağladığı hizmetler (!!!) çok acayip ve çok sınırlı. Elin memleketinde işler "okula yakın" mantığıyla yürüyor. Oysa benim ne üniversite bebeleriyle işim var ne de üniversiteyle. Bir de öyle pahalı ki bu "okula yakın"lar... En ucuzu bin dolardan başlıyor. İnsani şartlarda temiz ufak bir apartman dairesi 1600 dolar asgari... Uzak bir yerden ev tutsan mesela çok daha uygun bulabilirim gibi. Ne anlamı var okula yakın diye o kadar pahalı olmasına? Ne yapacağım ben orada kalıc partisi mi vericem? Milletin suratına penis mi çizicem (bu olay da çok 2012...)? Koli bandıyla duvara mı yapıştırıcam? Okula da yakın olmayıversin. Biz İncek' te mi kaldık?

Hele ki yurtlar. Koskoca şehirde YURT YOK! Vallaha da yok billaha da yok. Okul içindekilerde zaten yer yok. Okul dışında iki tane örnek koymuşlar, onlar da o kadar sahte ki. Belli bir terslik var. Hatırlıyorum bir tanesindeki resimlerden birisini 9GAG' de gördüm... Ayrıca bazıları çok varoş. Böyle birbirine yakın iki yatak görmedim. Ben isterim ki eğer aynı odada birisiyle kalacaksam kolu bacağı ağzıma girmeyecek uzaklıkta olsun. Kısacası yurt da bulamadım. Hostel desen o da iki üç tane amk.. 16 kişiyle oda paylaşmak istersem artık bir çare o var. Onda da en fazla bir ay kalabiliyorsun sonra çıkman gerek.

Başka bir seçenek sun diyorum adamlar error veriyor. Onlara göre çok abes benim istediğim şey. Önceliğim sanki okula yakın olmak zorundaymış gibi onlara göre. Benim anlamadığım, milyon tane öğrencisi var, yabancı hocası var bilmem nesi var, bunlar nerede kalıyor?

Ne zaman gideceğime, gidip gidemeyeceğime, kalıp kalamayacağıma dair kesin bilgileri yavaş yavaş kesinleştikçe paylaşacağım. Siz şuan bana akıl verin ne yapabilirim diye.