Santa Monica etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Santa Monica etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Ağustos 2014 Cuma

Ondan Bundan Vol.8

Bahsetmek istediğim iki mesele var. İlki doğum günüm! 25 oldum uleyn! Benim için bir ilk ise üç kere mum üflemem oldu. Birisi Skype' tan! Annemler almış pastayı, ben burdan üfledim abim oradan destekle söndürdü =) İkincisi Cihan sağolsun cupcake'lerden oluşan kocaman bir tepsi ile geldi öğlen yemeğinde. Pek de güzel oldu. Üçüncüsü de akşam Hillside' daki arkadaşlar sağolsunlar hazırlamışlar bir pasta, o oldu. Bir de hediyem var ki sormayın gitsin! 

Ayrıca bir de Emperor plağı. Onu nereden bulmuşlar hala bir fikrim yok.

Ertesi gün turne hocam da iki tane plak hediye etti. Direkt doğum günüm için değil, öylesine... Hatta Slayer plağı kırmızı çıktı. 500 tane üretmişler. Instagram' da var onun resmi.

Bugün de Village Records' a gittik. Bilmeyenler için söyleyeyim. Village Records ya da kısaca The Village, 60'lardan beri en bilindik stüdyolardan birisidir. Bu stüdyoyu kullanmayan kimse yok diye biliyorum ben. Zaten içeri bir giriyorsun, her yer ödül, her metrekarede bir hatıra. Yok böyle bir olay.

Ama enteresan olan şey binanın dışı idi. Çünkü, bildiğin izbe sayılacak bir sokakta, köşede, içi boşaltılmış gibi duran bir bina var. Binanın dışında hiçbir hareket yok. Kapısına el ilanları sıkıştırmışlar. Buraya sanatçıların geldiğini anlamanın imkanı yok! Ama binanın yan tarafına geçiyorsun, ufak bir kapısı var. Şu şekilde:


Sonra içeri bir giriyorsun! Pir giriyorsun! Yok böyle bir stüdyo. Mükemmel ötesi. O döşemeler, o akustik! Yok böyle bir tasarım ya. Her santimetre kareyi özene bözene tasarlamışlar. Vokal odasına 2 milyon dolar ödemişler diyorlar. Sorduk oradaki çalışan elemana. "Fiyatını bilemem ama epey vakit aldı orayı yapmak" dedi.


Bu da dersimizin geçtiği kontrol odası. Öyle huzur dolu bir ortamdı ki çıkmak istemedik üç saatin sonunda. Diğer taraflarda da resim çektim ama hepsini koymak istemedim. Piyanoyu ayrı bir odaya koymuşlar, orkestra ile sesler karışmasın diye. Vokal odası zaten bombaydı. Eko için de oda yapmışlar, eğer seslerin biraz daha eko yapmasını istiyorlarsa bu odanın kapısını açıyorlar, ille içeride kayıt yapmalarına gerek de yok. O içerideki halılar! Milyarlar eder o halılar. Odanın her bir bölümünden (ki üç oda bir salon, salon salomanje diyeyim) farklı bir ses geliyor. 

Mükemmeldi kısacası. Bahsetmeden duramazdım. Haftasonu da San Francisco' ya gidiyoruz. Bu sefer kesin! Onu da geldiğim zaman fotoğraflarla anlatırım. 

10 Mart 2014 Pazartesi

Hormonal İnanç

Erkek milletinin (pardon, genelleme yapmamız yasaklandı), bu civardaki bazı erkeklerin harbi gerizekalı olduğu konusunda kesin bir sonuca vardım birkaç gün önce. Nasıl mı?

Hemen anlatayım.

Geçen gün markete gidiyordum. Gitmeden yemekhanede oda arkadaşım ve geldiği günden beri oda arkadaşıma yavşayan bir Brezilya'lı çocuğu gördüm. Oda arkadaşımın yanına gidip marketten bir şey lazım olup olmadığını sordum. Oda arkadaşım hayır dedi. Daha sonra ayıp olmasın diye çocuğa da sordum bir şey lazım mı diye. Çocuk ne dese beğenirsiniz. "Gitmişken bana biraz allık alır mısın allığım bitti de."


Baştan söyleyeyim, kendi çapında espri yaptı çocuk. Ben de ona eğer marketten allık almak istiyorsa ciddi sorunlarının olduğunu söyledim.


Allık esprisi nereden geldi bilemiyorum, ben allık çok kullanabilen birisi değilim. Millet beni kireç yüzümle hatırlar hatta bütün esprilerini şakalarını bunun üzerine yaparlar. Garip.

Neyse, çocuk bu cevabımın üzerine şaka yaptığını söyledi. Ben de VALLAHA MI dedim İngilizce. Nasıl oldu sormayın. Buldum bir yolunu.

Oda arkadaşım marketten makyaj malzemesi almanın gerizekalıca olduğunu ifade ettiğim cümlemden konuşmaya devam etti. "Ben ojelerimi oradan alıyorum" diye. Dedim ki "Gidip de markette satılan allıklardan almıyorsun ama", çünkü ilk geldiği günlerde bu arkadaşla Sephora' nın altını üstüne birlikte getirmiştik Santa Monica' da. Kız da bunun üzerine garip bir şekilde "Bilemiyorum ben makyaj yapmadığım için anlamam nereden alınır nereden alınmaz." dedi.
                      .

Hani bu kızı her sabah ve akşam yüzüyle uğraşırken görmemiş olsam, Sephora'ya birlikte dadanmamış olsak, her gittiğimiz mekanda tuvalette yüzünü gözünü çizmese derim ki helal olsun.

Oğlan da salak salak "Onun makyaja ihtiyacı yok" gibi bir lafla kızı destekledi. Kızın gözüne baktım. "İyiymiş o zaman ne mutlu sana dedim." Ne diyim...

Ciddi ciddi oğlan buna inanmış. Bu noktadan itibaren yorumlarım ağır küfür içerdiği için paylaşmamaya karar verdim. Hormonların hükmettiği insanlar için değmez.

Ayrıca size bu Brezilyalılar ile alakalı çok şey anlatacağım, zamanı geldiğinde...