Bugün, dönemin ilk sınavına girdim. Ayın 7' sinden önce bitirmem gereken bir başka sınavım daha var. Diğer dersin hocası leyla olduğu için neler olacak bilmiyoruz. Ama umudumuzu kaybetmedik.
Sınavdan gelip ancak oturabildim filmlerin başına. İlk film The Wolverine' di. Bu filmi izlememdeki tek amaç, başladım bari devamını getireyim mantığı başka hiçbir şey değil. Son zamanlarda çok fazla çer çöp film izlediğimin farkındayım. Ama gerçekten çok güzel olan birkaç film de izlemedim diyemem. O beğendiklerimi sağ üst köşede bırakıyorum zaten. Oradaki o 3 film izlemenizi tavsiye edeceğim filmler. Bakarsanız imdb veya benzeri sayfalara memnun olurum.
The Wolverine, çok gereksiz bir film. Söyleyecek hiçbir şey bulamıyorum. Hele şu basuru azmış pozlu postere diyecek hiçbir şey bulamıyorum.
Bir sonraki film The Haunter pek de fena olmayan bir korku filmiydi. Biliyorum korku filmleri ile aram iyi değil, çok da anlamıyorum. Ama şu aile ile izlenebilecek basit hayaletli filmleri seviyorum; bana eskiyi hatırlatıyor. Abigail Breslin oynuyordu filmde. Ne kaa büyüdü o kız yahu... Neyse izlenebilir.
Bu haftasonu muhtemelen San Francisco' ya gidemeyeceğim. Ama maratonu en başta karar verdiğim tarihte bitirmeye karar verdim. Çünkü çalışmam gereken çok makale var. Bu haftasonu biraz kafa dinleyip ders çalışmaya ayırsam daha iyi benim için.
Hugh Jackman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hugh Jackman etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
30 Temmuz 2014 Çarşamba
15 Nisan 2013 Pazartesi
Film Çelıncı 15. Gün
En başta bir özür gerek. Hem bu kadar geç koyduğum ve bunu neredeyse alışkanlık haline getirdiğim için, hem de günün filmini değiştiğim için. Esas film Sinister olacaktı, o kadar da merakla beklediğim bir filmdi. Ama film bozuk çıktı ve ben bunu son dakikaya kadar fark etmedim. O yüzden listenin son filmini koydum ki bundan sonraki sıra değişmesin.
Ayrıca listeden bir filmi nisan öncesi izlediğimi fark ettim, onu değişebilirim. Hiç yeni çekilen Süpermen filmi izlemediğim (ve Stoker'ı bulamadığım) için muhtemelen onu izleyeceğim. Ama oraya gelirim daha vakit var.
Rise of the guardians güzel bir film değildi. Tavsiye etmem. Ha olur da bir gün Paskalya Tavşanı'na ayrı film yapacak olurlarsa onu merakla ve severek izlerim ve insanlara da onu tavsiye ederim.
Zira Tavşan bariz en sevdiğim karakter oldu. Aksanıyla, tavırlarıyla..
En sevdiğim dialog ve sahne de aynı anda geçiyor. Jack Frost'u tenhada yakalayan Tavşan'ın 68 yılının hava durumu hesabını sormasıydı.
Buyurun:
Ayrıca listeden bir filmi nisan öncesi izlediğimi fark ettim, onu değişebilirim. Hiç yeni çekilen Süpermen filmi izlemediğim (ve Stoker'ı bulamadığım) için muhtemelen onu izleyeceğim. Ama oraya gelirim daha vakit var.
Rise of the guardians güzel bir film değildi. Tavsiye etmem. Ha olur da bir gün Paskalya Tavşanı'na ayrı film yapacak olurlarsa onu merakla ve severek izlerim ve insanlara da onu tavsiye ederim.
Zira Tavşan bariz en sevdiğim karakter oldu. Aksanıyla, tavırlarıyla..
En sevdiğim dialog ve sahne de aynı anda geçiyor. Jack Frost'u tenhada yakalayan Tavşan'ın 68 yılının hava durumu hesabını sormasıydı.
Buyurun:
Altyazıyı çeviren arkadaş "bloody seatbelts"i "kanlı emniyet kemerleri" olarak çevirmiş, filmden çok ona güldüm.
Sandman'a da uyku perisi demişler, ona gülmedim. Sandman dediğin gotik olur, ağır abidir. Filmdeki tipe biz halk arasında totik diyoruz. Peri babandır diyesim gelmedi değil.
Olur da izlemeye karar verirseniz altyazılı izleyin. O güzel seslendirmeleri (özellikle tavşanı seslendiren Hugh Jackman'ın performansını) kaçırmayın.
Etiketler:
Alec Baldwin,
animasyon,
Chris Pine,
Efsane Beşli,
film,
film challenge,
Hugh Jackman,
Jude Law,
Peter Ramsey,
Rise of the Guardians,
William Joyce
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)