3 Şubat 2016 Çarşamba

Yeni Sayfa Duyurusu

Gençler sonunda geçtiğimiz ayın sonunda yeni sayfaya geçtim. Bundan sonra beni o sayfadan takip edebilirsiniz.

www.fancykicks.com


Kıyameti orada koparacağım. Görüşmek üzere.

19 Ocak 2016 Salı

İsim Tıkanıklığı

Her şeye ve her yere hiç tedirgin olmadan ve takılmadan isim takan ben, blogu taşıyacağım isim için feci kararsız kaldım.

Bu sefer ayık almak istiyorum isim o yüzden önemli. Uzun süre kalmasını istediğim bir şey sonuçta...

Orijinal olsun diyorlar, seni anlatsın diyorlar, içinde Ankara olsun diyorlar... Hepsini aynı ortamda bulamıyorum arkadaş.

Bir kere her ne kadar millete küfretsem de isimde negatiflik istemiyorum. İnsanları korkutmadan bloga çekip orada küfretmek istiyorum, genelde burada olduğu gibi. 



Beni anlatacak ne olabilir diye düşünüyorum, müzik var, öfke var başka da bir bok yok amk. Benim de olayım bu ben kendimle barışığım.. Öyle orijinal bir insan da değilim zaten. Öyle bir kasıntım da yok, olmadı hiç. GERMEYİN BENİ!

O kadar orijinal değilim ki, folk müzik içeren spotify listeme "MINSTREL HALL" demişim. O kadar...

Zaten müzik ile alakalı olacak da ne olacak ki? Tutup "Arpej", "nota", "Allegro" vb gibi ilk okunduğunda uzun ve dipleri kirli tırnaklı götü büyük abileri hatırlatan kelimeler seçmeyeceğim garanti. Zaten iki liste paylaştım diye ne öyle amk, müzik dehası mı oldum? Bence müzüklü olmamalı... E Ankara olup ne olacak, nesini yazacağım Angaranın? Ben Ankaralı mıyım bir kere? Ben Malatyalıyım... Burada yaşıyoruz diye çok şeyapmayın...

İnsanlara isim takma konusunda master yapmış olan sevgili ağabeyim ve yakın arkadaşım "Berkoş the guy" da isim konusunda yardım edemediler... 



Benim aklıma gelen tek isim www.eben.com Onu da almışlar amk. Fikirlerinize açığım. Bays.

13 Ocak 2016 Çarşamba

Sarah

Uzun zamandır Spotify' da karşıma çıkan bir şarkı var "Sarah" diye. Söyleyen Kate Miller-Heidke adlı güzel sesli bir kadın. Metalciler gibi şarkı söylüyor.

Şarkıyı dinlerken sözleri fark etmemek imkansız. Sarah adlı bir kızın başına bir işler gelmiş, insanı çok tedirgin ediyor şarkı. Şarkıyı aşağıya koydum, açın, ben olayı anlatırken dinleyin.


 Olayı anlatan Kate' in bir arkadaşı. O arkadaş ve Sarah birlikte bir festivale gitmişler sene 97.  Kızlar daha 15 yaşında o zaman. Birlikte eğlenmişler güzelce. Sonra bir grubu izlerken o arkadaş arkasına bir dönmüş bakmış ki Sarah yok.

Her yerde onu aramış bulamamış. Herkese sormuş, insanlar gördüklerini söylemiş ama anormal bir durum gören olmamış. Kız o anda kafayı yemiş tabii arkadaşı kayıp. Babasını aramış, gelmiş adam birlikte aramaya başlamışlar. Saatlerce aramışlar ama bulamamışlar.

Ertesi gün polis kızın kaybolduğu yerde kıza ait bir eşya bulmuş. Tek bulabildikleri de o olmuş zaten. Sarah' nın ailesi kızı suçlamış. "Sen onu nasıl yalnız bırakırsın" diye. Öbür kız da tüm olan biten karşısında kendini yemiş bitirmiş. 

2 hafta sonra Sarah çıkıp gelmiş. Hiçbir şey olmamış gibi... Annesine "hiçbir şey hatırlamıyorum" demiş. Olanı biteni hatırlamıyormuş Sarah. O günden sonra kızla görüşmesine de izin vermemişler hiç.

5 yıl kafayı yerim ben o kıza ne oldu diye. Ulan bilmemek çok içime oturdu be.

6 Ocak 2016 Çarşamba

Konserlerde Çiçek Olma Zorunluğu

Allahım sana geliyorum sabah sabah!!! Bir yazı okudum ki dillere destan! Böyle piçlik, böyle şımarıklık hiçbir yerde ne duydum ne de gördüm!!!

Güzide sanatçılarımız dinleyicilerinin konserlerde yaptıkları saygısızlıkları konuşur olmuş.
AASDFGJGHKGHJKGŞJKHDLŞGKSŞDŞFLFSDFGHJKLJLLKJHGFASDFGHJGHGASDFGHJFUHKMFG


Hasbam, sen yıllarca "hip" olmaya çalıştın, lümpen hipster'ları kendine dinleyici kitlesi olarak belirledin. Yıllarca popüler olan ne varsa yaptın, ortalama standartlara sahip ve herkesin kendisi gibi olduğuna inanan yobazlara albümler çıkardın. Sen kitleni oradan seçtin! 

İyi bir müzisyen dinleyici kitlesini dikkatle seçer. Bunun farkında olan müzisyenlerin böyle bir şikayeti olduğunu sanmıyorum. Adam tutmuş Patti Smith örnek vermiş, o da şikayetçiymiş. Rehberi karga olanın burnunun boktan çıkması mümkün mü? Ama niye öyle diyorsun çok iyi müzisyeeeen... Ben hayatımda o karı kadar gösteriş meraklısı, ben merkezci, çok bilmiş bir hıyar daha görmedim. Bono' nun sanat sanat için olan versiyonu Patti Smith.

"Beni izlemediler ühühü, şarkımı dinlemediler ühüüü. Telefonları ile oynadılar, gözüme flaş patlattılar, yüksek sesle konuştular, fönlü fönlü kızlar öne geçtiler ühühüh."

Aynen bunu diyor işte tam şu yazıda.


5 Ocak 2016 Salı

Dünyanın En Büyük Derdi

MAC adlı bir kozmetik markası vardır, çalışanların şerefsizliği dünyaca meşhur. Sadece Youtube' a "MAC experience" yazarsanız dünya kadar kızın dert yandığını görürsünüz. Haklılar amk, hepsi boktan. Tüm müşterilerine çöp muamelesi yapmaya bayılır MAC çalışanları. 


Ama memleketimde değil. Burada terbiyesizlik eden 1 tane MAC çalışanı gördüm, onu da arkadaşları kendi aralarında elimine edip bana kendilerini affettirecek bir makyaj yapıp öyle gönderdiler. Tunalı şubesi, bahsettiğim. Yıllardır oradan alırım ne alacaksam, mükemmel hizmet, garanti edebilirim. 

Panora' da (eve en yakın ve en sakin alışveriş merkezi) yeni bir şube açtılar. Havalara uçtum resmen. Kapitalist ruhuma şen geldi. Zira Türk kızının en büyük derdi tüm markaların bir arada bulunduğu bir alışveriş merkezidir, garanti! The Body Shop hariç tüm güzel markalar bir araya geldi Panora' da. Çok memnunum.

Ama oraya bir hıyar koymuşlar, sorma gitsin. Tipine bakarak mı almışlar dükkana nedir, bilemiyorum. Adam hiçbir şeyden anlamıyor. Kapatıcı, diyorum fondöten mi diyor. Hayır kapatıcı, diyorum acaba Türkçesi mi kıt diye "Concealer" diyorum, pudra mı diyor.


Allahtan ne alacağımı bildiğim için gidip ben bundan istiyorum diyorum, yarım saat bulamıyor dükkanda. Standın alt çekmecesinde, açıp ben alacağım yani o derece... Allık da alacaktım ama adamın beynini yakmamak için direk kasaya gidiyorum almadan. Adam ne dese beğenirsin:

"Fatura kesemiyoruz. ZATEN YILBAŞINDAN BERİ FATURA KALKTI." Şey gibi aynı: Yılbaşından beri facebook paralı olacak, on kişiyle paylaş para ödeme...

"Fatura kesmeden nasıl mal satıyorsunuz?" diyorum, "Mail olarak gidiyor" diyor. E mailimi almadın, kim olduğumu bilmiyorsun nasıl gidecek o fatura diyorum "ehehe" diye alıyor numaramı sistemden bakmak için.

Fatura hala gelmedi. Gelmeyecek de belli bir şey. Gavat resmen faturasız mal sattı bana ya. Neyse ama bu seferlik saymıyorum bunu, mekan yeni zaten şutlanır o gavat yakında. DERDİNİ S*KEYİM sırası da solda, oraya geçin.

28 Aralık 2015 Pazartesi

"I believe the universe."

Ekşide iki gündür "okul başvurusu reddedilen çok modern genç kız" adlı bir başlık var. Başlık birinin başına kalmış, ne olmuş ilk entry' ye hiçbir fikrim yok. Ama okumuştum ilk girildiği zaman. (EKŞİ OKUYOM BEN!)


Bak çok reddedildim okullardan öyle böyle değil. Her birinin yarası hala içimde. NYU yedi bitirdi beni; kafamdaki tüm hasarların müsebbibi NYU' dur. Ben tüm isteklerini karşıladım, tüm başvuru paralarını yatırdım, makaleleri yazdım, her türlü banka belgelerini onlara sundum, sınavlara girdim vesaire vesaire... Olmayınca olmuyor, çünkü sizinle birlikte yaklaşık 2000 kişi başvuruyor taş çatlasın 20 kişilik master programına. Eyvallah. Yarış sert, herkes deli gibi yatırım yapıyor buna, yetemeyebiliyoruz.

Buradaki mesele şu: Kızın biri okula başvuru bile yapamadan reddedilmiş. Benim anladığım o. Sonrasında da sıçmış sıvamış.

Okul, başvuru sürecinin çok gergin ve masraflı olmasından mütevellit önünü almak istemiş. Dur, demiş, senin başvurun kabul görmeyebilir o yüzden kendini buna adama. Şuanda durum böyleyken böyle, reddedilme ihtimalin çok ama çok yüksek, neler yapabileceğimize bakalım, demişler. Sen Türksün seni almazık dememişler. 

Kaldı ki desinler, senin bir şey söylemeye hakkın mı var? İnsanlar boşuna mı yırttı kendilerini iktidar değişsin insan gibi yaşayalım diye? Boşuna mı üzüldüler değişmeyince hepimizin hayatı sallantıda olacak diye? Senin ülkende bombalar patlıyor, senin siyasilerin göz göre göre adam öldürenlere silah taşıyor, kapınızda Rusya var, bir boka benzemeyen ve her gün bin takla atan uluslararası siyasi arenada senin durumun belli değil. Sana normal gelebilir ama ülke dışında böyle şeyler insanda şok etkisi yaratıyor, bırak hükümetleri... Ayrıca hakları da var başvurusunu kabul ettikten sonra ülkeye alınmayan kişiler yüzünden okulun adına leke sürülüyor, bu yüzden okullar kılı kırk yarıyor öğrenci kabul ederken. Her şey not, her şey başarı veya kişinin yaşam biçimi değil ki.

Kaldı ki ben bu kızın düzgün bir "admission" süreci geçirmesi durumunda yine başvurusunun kabul görmeyeceğinden yüzde doksan eminim. O İngilizce ile olmaz anacım, senin daha GRE veya GMAT' in, TOEFL' ın veya IELTS' in var. Moralini bozmak istemem ama her şeyi geçtim senin daha MÜLAKATIN var. Yolun çok uzun zaten, niye kendine bir sürü dert sarıyorsun?



Yurt dışında bir eğitim almaya odaklanan insanların başka meselelere vakti olmamalı, en başta kendi iyiliği için. Senin orada ağız dalaşına girme, tanımadığın insanlara "Hi!" diye başlayan samimi mailler atma ve ilk muhabbetlerde burs meselesini açma gibi bir lüksün yok. Her lafını dikkatli söyleyeceksin, işini ciddiye aldığını görecekler. Başvuru sayfasını hatmedeceksin, "benim ne yapmam gereeek" diye yavşamayacaksın, ne istiyorlar her şeyi bilip üç ay öncesinden halledeceksin. Kısacası ota boka soru sorup sivrilmeyeceksin ki uyumlu ve okuduğunu ilk seferde anlayan bir öğrenci adayı olduğunu anlasınlar. O zaman bir şansın olabilir, o zaman seni ciddiye alırlar.

O yüzden okul tarafından gelen maili yanlış anlamış kızçe. Kişiliğine, kültürüne hakaret saymış. Halbuki okul, öğrencilerin verdikleri çabaları bildikleri için en başında uyarmış böyle böyle bir mesele var ona göre başvur diye. Ki bence çok ama çok mantıklı. Bana böyle bir şey söyleselerdi ben de yaklaşık 1000 dolarımı, uzadıkça uzayan başvuru değerlendirme sürelerini, makale yazmaya ayırdığım beyin hücrelerimi ve en önemlisi hayal ve ideallerimi bok yolunda süründürmek istemezdim.

O kıza tek tavsiyem şu: Seni bundan sonra kabul ederlerse sırf çirkefliğin yüzünden kurumlarını rencide etmenden ötürü sesini kesmek için kabul ederler. Başka hiçbir şeyi değil, işte tam olarak bunu kendine hakaret sayman gerekir.

Ben Bu Şarkıyı Nasıl Kaçırmışım?

Bitmeyen aşkım Spotify, yıl sonunda neler dinlediğini gösteren bir hede yapmış. Geçen yıl var mıydı ben hatırlamıyorum. Ama geçen yıla göre şu kadar daha fazla dinledin, gibi cümleler kuruyor, demek ki önceden de kaydediyordu her şeyi.

Hedenin sonunda "şunları kaçırdın" diye bir liste oluşturdu bana. Hemen takibe aldım. Herkesinki kendine göre "Haftalık Keşif" listesi gibi. O yüzden mutlaka ama mutlaka bakın o listeye. Ben de size bu aya özel olarak bu yıl kaçırmış olduğum şarkıları paylaşayım dedim. Ayın 5 şarkısını da seçecek olsaydım yine bunlardan seçecektim. O yüzden ikisi bir arada.

Not: Ulan Spotify' ın Türkiye ofisi müdürü bile benim kadar Spotify hakkında konuşmuyor yemin ederim.

1. Kid Wise - Ocean

Ben bu şarkıyı Şubat ayında fark etmiş olsaydım (şubatta pazarlaması yapılmış) bütün yıl en çok dinlediğim şarkı olurdu, garanti. Tamam belki Algiers' ten sonra...



2. Ulige Numre - Frit Land



3. Sizarr - Baggage Man



4. Brandon Flowers - Can't Deny My Love



5. Garbanotas bosistas - Trippy Love

Hemen ilk şarkıyı dinleyeceksiniz. Sardıysa gerisini de dinleyebilirsiniz bana ne amk..



6. Kovacs - The Devil You Know



7. Everything Everything - To The Blade

Bu şarkıyı ilk duyduğumda zenci bir abi söylüyor zannetmiştim. Meğer liboş bir İngiliz imiş..



8. Max - Puppeteer

Ergenler azmış...



9. The Fratellis - Me and the Devil




Bonus: Alan Parsons Project - Some Other Time

Bu ay en çok dinlediğim şarkı buydu. Kafam hala eski dinlediklerimde olduğu için tabii. Eklemeden geçmek istemedim.