27 Kasım 2012 Salı

Tom

Yanda görmüş olduğunuz cengaver benim çook sevdiğim bir varlık. İlk aldığımda adını kulağına üç kere neden bilmiyorum Tom diye okudum. Ama ah benim canım fatarım diye (markası) çağırıyorum genelde. Çok süper bir ilişkimiz vardır. Taş gibi bir midi klavyedir.

Mesele şu ki uzun zamandır bir araya gelemiyoruz. Sebebi benim her zaman uğraşacak başka bir şeyler bulmam.

Ama şu okul başvuruları dönemi bir geçsin, GRE bir geçsin, taşındıktan sonra kafamın en rahat olacağı dönemde bir süre hiç çeviri almadan rahat rahat başına geçeceğim. Tüm o tedirginliğimi alacak, depresyon bitecek.

Sadık yarim Tom, bekliyor şimdi kenarda. Hep yanımda. <3 p="p">

15 Kasım 2012 Perşembe

Konser Ve Sinema Aydınlanması

Geçen gün Yesu ile birlikte muhabbet ederken uzun zamandır sinemaya gidemediğimizden falan bahsettik. Sonra Yesu dedi ki "Sinema zaten ya arkadaşlarla ya da sevgiliyle daha güzel oluyor.", ben de onayladım tabii diye. Sonra eve geldim düşündüm uzun uzun. Aklıma yalnız gittiğim filmler, konserler geldi.
 Mesela yapacak bir işim olsaydı, Robin Hood'a pazartesi sabahı bilet alıp salonda tek başıma izlemiş olmazdım. Hayatımda izlediğim en güzel filmdi. Niye? Yalnız izledim. Yalnız derken salonta tek başıma... Dünyada kaç kişi kocaman bir sinema salonunda tek başına Russell Crowe izlemiştir? Eşsiz bir deneyimdi.


Sonra aklıma Rock'n Coke'ta Kaiser Chiefs ve Nine Inch Nails için VIP bileti aldığım aklıma geldi. Alperenler almamıştı. Tek başıma gidip önde izlemiştim. Hatta Kaiser Chiefs bittikten sonra daha biz çıkamadan Linkin Park için sırada biriken insanları aldıklarından onları da en önde izlemiştim. Tek başıma olduğum için kimsenin gözüne batmamıştım. O da ayrı bir güzeldi. Zaten hiçbir konserde yanımda kim olduğunu bile konser bitene kadar hatırlamıyorum.

Bazen o kadar çok kendimi kasıyorum ki gideceğim konserlere adam bulacağım diye. Sırf gidecek kişi bulamadım diye gitmediğim tonlarca konser var. Ama artık son. Bir daha asla kimseyle birlikte bir konsere ya da sinemaya gitmek için uğraşmayacağım. Hadi insanlar gidelim derse olabilir ama o kadar. Bu kadar kastığım zamana üzülüyorum. Aman gelsin diye başkalarına bilet almama üzülüyorum.


The end.

1 Kasım 2012 Perşembe

Dertlerde çözüm ortağı

Yazacağım şeyle ilgili değil ama söylemeden edemeyeceğim. Ulan Google nabıcan benim cep telefonumu amk lan vermiyorum lan vermiyorum!!! Her seferinde sormanı geçtim son seferlerde bak emin misin bak ciddi misin bak gidiyorum bak vermezsen kötü olur küsüşürüz falan diye en az yirmi kere sorması da sinir bozucu.

Neyse.

Sevgili dostlar, sayın büyükler, dünya tatlısı okurlar;
Sizinle çok dürüst konuşacağım. İçtenlikle yardımcı olacağım derdinize. Valla bak. Şurada ekran başında kimsenin haberi yok birbirinden. Utanmayın sıkılmayın neyse derdiniz söyleyin. Söyleyin ki bir çözüm bulalım.

Neden?

Neden herhangi bir espriyi, bir dizi müziğini ya da karikatürü durmadan, ardarda, en az bir ay boyunca her gün birbirimizin hesabında en az 5 kere gördüğümüz şeyleri (tekrar soruyorum cümle bitmeden yeterince vurgulamak adına) NEDEN NEDEN paylaşıyorsunuz?

Neden yahu? Valla bak kızmıyorum sadece soruyorum. Belki bir açıklaması vardır bunun diye. Olamaz mı? Olur. Hepimiz aptalca şeyler yaparız. Cefasını da çekeriz. Mesela bu blog sayfasına isim alırken sarhoştum, her açmamda kendimden iğreniyorum. Anlatsam orman olur ne amk ergen ergen... Hele de birilerinin okuduğunu ve bu okurların bir yıl kadar hiç sayfama bakmadığını düşünürsek yeni sayfa almaya da üşeniyorum, onları kaybetmemek adına. Bu yüzden bu salaklığı sizinle her zaman paylaşıyorum sonra gidip aynaya "Senden nefret ediyorum" diyorum. Böyle şeyler. Ama sizin açıklamalarınızı çok merak ediyorum.

Desek ki çok fazla arkadaşınız yok. Sadece bir kişinin paylaştığını gördünüz ve diğerlerine göstermek istediniz. Mümkün mü? Sanmıyorum.

Ya da para verdiklerini varsaysak? Her paylaşana on lira falan? Pek mantıklı değil.

Paylaşınca daha mı havalı oluyorsunuz? Ettiğim küfürlere bakacak olursak o da pek doğru değil.

Biri çıkıp der şimdi birisi paylaştı ki gördün onu sen de sayfanda diye.Haklısın kardeşim ona bir şey demiyorum. Ama aşağı yukarı çevrelerimiz belli, kırk el yabancıyla da arkadaş değiliz artık, herkes birbirini tanıyor - ya da çoğu diyelim. Diyelim ki seninle 20 ortak arkadaşımız var. Sen paylaştın ilk tamam gayet hoş, güldük eğlendik. Sonrasında o yirmi kişiden 5 kişi daha paylaşıyor. O 5 kişi ile ortak olarak her biriyle 20 daha arkadaş olsa ve onlardan da 5 kişi paylaşsa falan. Benim matematiğim kötü ama o kadar da değil yahu.Ana sayfanda en az 10 kişinin paylaştığı bir şeyi senin paylaşmanı anlamıyorum. Anlamak istiyorum ama anlamıyorum.

İnternet başında geçirdiğim sürenin üçte birini bunu düşünerek geçiriyorum. Ama nein Davud anlamıyorum.

O yüzden tekrar soruyorum. NEDEN canım kardeşim? NEDEN sevgili arkadaşım? NEDEN can yoldaşım? Sebebini paylaş, onu yirmi kere paylaşalım; oradan bir çözüm bulur birisi o da onu paylaşır, onun 5 arkadaşı da paylaşır, derdimiz çözülür. Sonra gideriz hiç duymadığımız yeni müzikler dinleriz, yeni sayfalar keşfederiz. Çöplüğe dönmez ortalık.

Saygılarımla.


(Dip not: Kulağım şimdiden çınlıyor ve neler söylendiğini duyabiliyorum "-trip.- Sana ne amk istediğimi paylaşırım. -trip trip.- Sosyal bir insanım ben senin gibi mağara kaçkını inek değilim.-trip.-Beğenmiyorsan okuma.-trip tirp-" Keşke unsubscribe edebileceğim kadar değersiz mahlukatlar olsaydınız ama normal hayatta hepiniz cansınız canansınız.)