17 Nisan 2012 Salı

Royal Filmler

Herkesin gizli bir popisi vardır, kimi evde İsmail yk dinler, kimi aslında sıkı bir One Direction hayranıdır, kimi toptur falan. Benim popim de İngiliz filmleri izlemek. Böyle lordlar leydiler falan o biçim. Zaten toplasan 15 tane film var öyle izlenebilecek. Ya da var ama ben bilmiyorum henüz. Bulursam onları da izlerim. Bildiğiniz varsa paylaşın.

Elizabeth (1998)
Cate Blanchett Kraliçe Elizabeth rolünde. Anladığım o ki, bu İngilizler Kraliçe Elizabeth hakkında büyük bir ayırım yaşıyorlar. Bir kısım Elizabeth'in ne harika kraliçe olduğunu savunmakta, bir kısım da ne büyük bir şıllık olduğunu. Bu film ne büyük kraliçe olduğunu savunanlardan. Filmde ayrıca Geoffrey Rush ve Ralph Fiennes gibi isimler de var. Zaten bu filmlerde oynayan adamlar genelde aynı, o yüzden tüm figüranlar bu listedeki çoğu filmde var. Filmde kraliçenin henüz tahta geçtiği yılları anlatıyor. Milletin, ablası Mary (Bladimeri) tahttayken nasıl buna sırtını döndüğünü ve o tahta geçtikten sonra nasıl alay ettiklerini anlatıyor. Filmin ayrıntısı: Marry'nin cüce soytasını (Philippa Gregory'nin 'Kraliçe'nin Soytarısı'ndaki olduğunu farz ettiğim) Marry ölür ölmez Elizabeth'in yalakası olması, Norfolk Dükü'nü oynayan adamın performansı sayesinde nefret ve samimiyet duygularını aynı anda yansıtması, Elizabeth'in en sonunda halkının arasına çıktığında o insanların karşıdaki sanki bir tanrıçaymış gibi eğilmesi... Mükemmel sahneleri mevcut. En mükemmel sahnesi dans sahnesi.



Sense and Sensibility (1995)
Filmde Alan Rickman, Emma Thompson, Kate Winslet, Hugh Laurie, Hugh Grant ve Harriet Walter gibi isimler var. Sadece bu sebepten bile izlenir. Babaları ölen 3 kız kardeş, üvey abileri ve yengelerine kalan miras yüzünden kapıda kalırlar. Bu kardeşlerden 2'si hakkında geçiyor film. Büyük olan Elinor çok mantıklı, evin geçimini sağlarken kendini unutmuş bir kızdır. Etraftakiler evde kalmış diye adını çıkarmıştır (zaten bu filmlerde 25 yukarısı evde kalmış 30 yukarısı bir gözü toprağa bakıyordur). Diğer kardeş zaten ablasına fırsat bırakmayacak şekilde şımarık aaay aşık olayım amaaan şiir okuyayım piyano çalayım laylay tipli bir kızdır. Film boyu bu kız hep aşk meşk davasında taş gibi Alan Rickman'ı görmezden gelir ona kötü davranır seni çileden çıkarır. Büyük kız da yengelerinin kardeşi Edward'a aşıktır. Çok seviyeli bir muhabbetleri olur bu insanların. Ama hep bir yanlış anlaşılma vardır hep aralarına giren bir şey vardır. Filmin ayrıntısı: Harriet Walter'ın kankasının kendi kardeşine aşık olduğunu öğrendiği andaki geçirdiği sinir krizi, Emma Thompson'ın geçirdiği sinir krizi (aşağıdaki değil), Alan Rickman'ın kapı ucunda Kate Winslet'in piyano çalışını dinlemesi.



Persuasion (2007)
Antony Head ve Sally Hawkins (şirin ingiliz kız) haricinde benim pek tanıdığım oyuncu yok. BBC filmlerinde genelde öyle oluyor zaten. Burada da evde kalmış bir kız var. Jane Austin kitabı ne beklersin, illa ki bir evde kalmış kız olacak. Elliotlar Anne (En o anne değil) Elliot hariç çok burnu havada çok ukala kendilerini çok büyük bir bok sanan salak üç tane asilzadedir. O kadar salaklardır ki edindikleri borç yüzünden hor görüp kızlarını (Anne) vermedikleri askerin ailesine evlerini kiralamak zorunda kalırlar. Eee gün gelir devran döner şeklinde bir film. Anne zamanında Frederick Wentworth ile aşk yaşamış ama hem babası hem vaftiz anasının onu ikna etmesi üzerine ayrılmışlardır. Zira Wentworth savaşa gidecek bir askerdir, ailesi asil değildir, evlilik uygunsuzdur. Amaa yıllar sonra Wentworth'ün ablası Anne'lerin evini kiralayınca o savaşta ailece ne kaa zengin oldukları ortaya çıkar. Fred çok katıdır hiç yüz vermez Anne'e. Ama filmin sonunda buzlar erir, gecikmiş evlilikleri gerçekleşir. Filmin ayrıntısı: Antony Head'in yemek yiyişi.

Jane Eyre (2011)
Canımın içi Mia Wasikowska ve saçları oynuyor bu filmde. Bass Fender bir de. Bildiğin Jane Eyre. Filmin ayrıntısı: Küçük Jane kuzeninden saklanırken kuzeni bunu bulur ve kafasını daaan diye kenardaki pencere mi kapı mı nedir onun koluna vurması. O kadar gerçekçi ki izlemen lazım. Mia'nın tıngır mıngır yürüyüşü. Bir de Judy Dench.




Pride & Prejudice (1995)
Keira'lı köşeli çene yerine şirin mi şirin Jeniffer Ehle'nin oynadığı Mr. Darcy'nin Colin Firth olduğu mikemmel dizi. Dizinin geri kalanı çirkin insanlar. 6 bölümlük dizi. Bir oturuşta izlenir. Dizinin ayrıntısı: Jeniffer Ehle'nin her daim her olaya güler yüz ve sakinlikle karşılık vermesi. Aşağıdakinin ilk 2 dakikası gibi.




Northanger Abbey (2009)
Bu filmde de şirin bir kız olan Felicity Jones oynamakta. Sıradan bir ailenin genç kızı Kate zengin komşuları tarafından Bath'a davet edilir. Çok roman okuyan bir kızdır aklı beş karış havadadır. Zengin bir askerin oğlu Henry Tilney ile tanışır. Ama Bath'taki maceraperest tipler Kate'i zengin komşularının kızları olduğunu ve o kişilerinde çoooook zengin olduklarını düşünüp başına ekşirler. Filmin ayrıntısı: Bath zenginler için tehlikeli bir yer kardeş. Ha bir de muslinin metresi 5 şilin olabilir fazla para vermeyin. Bir de şu söz "No vampires no blood. The worst crimes are the crimes of the heart." Kepitıl!

The Young Victoria (2009)
Kraliçe Viktorya, ilk zamanları, çok sevgili Prens Albert ile (sakın google'da aramayın. ben aradım pişman oldum) aşkı, evliliği, Lord Melbourne falan... Gayet güzel bir film. Hele benim gibi Emily Blunt'a aşıksanız kesin izleyin. Filmin ayrıntısı: Lord Melbourne'un kralın doğungününe gittiğinde ve adının anons edildiğinde kadınların tepkileri, Viktorya ve Albertın ilk valsi (hele Viktoryanın o kayışı), "Don't underestimate Victoria" "Don't underestimate Melbourne", Sör Conroy'un her sahnesinde etrafında uçan sinek, Viktoryanın Alberta evlenme teklif etmesi, kraliçe olduğunda verdiği ilk emir.




Marie Antoinette (2006)
Sofia Coppola'nın en sevdiğim filmi. Yok böyle bir film. Filmin her noktası ayrıntı. Hangi birini anlatayım. Milyon kez izlemişimdir. Yukarıdakilerin hiçbirini izlemeseniz bile bunu mutlaka izleyin derim. Filmin ayrıntısı: ilk sahnesi, ayakkabı denerlerken arada görünen mavi converse, saraydaki kadınların kraliçe gelmeden 10. çocuğunu doğururken ölen kadından konuşurken kraliçenin gelişiyle 180 derece mod değişmeleri, pötitriyanonda gitar dinleyişleri, prenses yumurtaları pis görmesin diye temizlenip yerlerine konuşu, her gün yedikleri yemeklerin duruma göre değişmesi, İsveçli kont. Hatta o kontu oynaması için Tom Meighan'a teklif gitmiş (Kasabian solisti) ama o kabul etmemiş. Güzel film.




Daha başka filmler de var Vanity Fair, A Room With A View gibi... Vanity Fair salak bir film. A Room With A View'de de pipili adamlar var.. Amazing Grace her ne kadar dönem filmi olsa da bu listenin filmi değil. Anonymous'ı ayrıntıları bulacak kadar çok izlemedim henüz. Öneriniz varsa beyle izlerim ama lütfen çıkıp da Boleyn Kızı falan demeyin pls. .S .S