8 Nisan 2014 Salı

Ağlayan Adam vs. Uzun Adam

Gençler size cemaaaaaat ile olan ilişkimi anlatmış mıydım hatırlamıyorum. Ama üzerinden geçmekte fayda var
zira manyak gibi cemaati destekler olmuşsunuz. Ayıp size.

Ben doğma büyüme Malatya'lı bir insanım. Ve Malatya' da cemaatçi çok. AKP' li de çok. Ne yazık ki. Alevi de çok. Çok şükür ki.

Malatya' da okumuş birisi olarak eğitimde çok fazla bir şansım olmadı. Lise 2'deyken kankam Büşra ile bir gün dışarıda pizza yiyebilmek için cemaat dersanesinin sınavına girmek zorunda kaldım. Sınavdan sonra pizzacıya gidip goygoy yapacaktık, olay bu. İzni öyle koparabildik çünkü.


Ama ben o sınavda nahlet olasıca bir dereceye girdim. Reddedemeyeceğim bir teklifte bulundular lise son için. %70 indirim benim için büyük bir indirim idi. Abim de o yıl dersaneye gidiyor idi. Paramız yok idi. Vesaire vesaire.


En iyi sınıfa yazıldım. Hayvan gibi eğitim gördük ne yalan söyleyeyim. Ben ders çalışmayı o yıl öğrendim. Her hafta bir kotamız vardı doldurmamız gereken. O kotayı doldurunca bizden iyisi yoktu. Bedava kitaplar, bedava testler. Her şey bedava.

Sınıf sonrasında toplantılar oluyordu. Dini meselelerden konuşuyorlardı. Sınıf hocası bir kere evimize geldi. Ailemizin dini olarak ne derecede olduğunu anlamak için. Ramazanda her iftarda bir sınıf arkadaşımın evindeydik. Yemek yeniyor, ardından dua ediliyordu. Gecenin bir vakti eve dönüyorduk. Ömrümde ilk defa saat akşam 9' dan sonra dışarıda bulunmuş oluyordum o zamanlar.


Sonra dershanede o sohbetlerden ayrı olarak bir gün bizi projeksiyon odasına çıkardılar. Hindistan ile alakalı bir video gösterdiler bize. Hintliler ne kaa fakir, ne kadar rezil bir hayatları var. Ne çekmiş bu Hintli kardeşlerimiz yazık onlara. AMA ÇOK ŞÜKÜR orada bu kardeşlerimizi düşünen biri var.... Ne güzel okullarda okuyorlar. Marşımızı biliyorlar. Yedikleri önlerinde yemedikleri de önlerinde. Gelecekte ne yapmak istiyorsun diye soruyorlar "Türkiye' de işe girmek istiyorum" diyor çocuklar. Ne kaa mutlular. Hem de ne.


Ağlayan bir adamın videosu girdi sonra. On dakika boyunca ağladı bu adam. Hindistan ile alakalı değildi. Ne dediğini inan hatırlamam. Önemli bir şey olsaydı hatırlardım zira.


Bitti. Sonrasında hocamız (Mat2 hocası) bize sordu "Aklınıza takılan bir şey var mı?"

Ben de sazan gibi atladım. "İyi de bu çocuklar neden benim marşımı okuyor kendi ülkelerinde?" diye.

Hocanın anlaması 10 dakikayı buldu bu soruyu. "Nasıl yani" diyor bir şey diyemiyor.

"Bu çocuklar niye benim marşımı okuyor?" diye soruyorum. Kimse cevap vermiyor. Sınıf ablaları (!!!) ters ters dönüp bakıyor. Bir tek arkadaşım var sınıftan, o gülüyor.

Hintli bir çocuğun kendi ülkesinde benim marşımı sabah akşam okumasının mantığı nedir? Bunun Osmanlı döneminde Türk çocuklara yapılan Fransız ve İngiliz işkencesinden ne gibi bir farkı var? BU ÇOCUK NİYE BENİM MARŞIMI OKUYOR? 


Yarım saatlik akıl tutulmasından sonra başka bir hoca gelip araya girdi (Bulgaristan göçmeniydi kendisi) yaşadığı zorlukları anlattı. Kısacası konuyu kaynattı.

O günden sonra sınıftan, her türlü aktiviteden (ders çalışma grupları ve kamplar da dahil olmak üzere) dışlandım.


Sınava girmeden bir hafta önce bizim sınıfı (sadece TM1 ile F1 sınıfı) sınava aldılar bir hafta boyunca. Bu sınav özeldi. Kimse öyle giremezdi. Kimseye sınav sorularını verme gibi bir sıkıntı yoktu çünkü sınava bir hafta kalmıştı, herkes çok tedirgindi. Bu sınavda çıkan soruların çoğu ÖSS' de çıktı! Sınav sırasında "ulan ben bu soruyu önceden çözdüm" diye en az on kere aydım.


Üniversiteyi kazandığım zaman adımı o bastırdıkları metrelerce büyüklükteki bezlere yazmadılar. Hiç olmamışım gibi... Zerre umurum değil diyemem. Başarımın böyle göz ardı edilmesi hoş değil. Ama beni sürekli arayıp cemaat evlerine davet etmelerinden BİN KAT daha iyidir.


Nasıl bir akıl tutulması yaşıyor bu insanlar anlamıyorum. Belki de ailelerinden yeterince destek görmeyip buralarda destek görmelerinden dolayı kendilerini borçlu hissediyorlardır. Belki de gerçekten o ağlayan adamın samimiyetine inanıyorlardır.

Hunger Games' te (kitap ve filmde) bir laf var. Başkan Snow ile Seneca Crane arasında geçer. Seneca "Everyone loves underdog" der. Başkan Snow da "I don't" der. Herkes ezilenleri sever, der yani Crane. Ama başkan sevmediğini söyler. Yüzde yüz katılıyorum o adama.

Çünkü buradaki ezilen şahıs yeterli eğitim ve makam ile her şeyi yapmak için kendini üstün görür. Hani müslümanlar bir kişi inanmıyorsa o kişinin gerçek bir insan olmadığına ve sadece dünyaya kendisini test etmek için gelmiş bir cehennem odunu olduğuna inanıyor ya... Bu da onun ODTÜ mezunu olanı. Aynı tas, aynı hamam. Aynı faşist. Aynı fırsatçı. Aynı hırsız. Aynı bokun laciverti.

Şimdi siz Tayyip'ten kurtulmak için o ağlayan adama bel bağlıyorsunuz ya. Valla yazıklar olsun bu şekilde düşünene.

Bir gün AKP' den kurtuluruz, unuturuz, yerine yeni insanlar gelir, kayıplar giderilir. Her şey yoluna girer. Ama cemaati başına musallat eden insan ne bu dünyada ne öteki dünyada hiçbir şekilde rahat yüzü gö-re-mez! AKP tümördür, aldırırsın gider. Cemaat kanserdir, yenersin, gene gelir, gene gelir, gene gelir....

Ben hiçbir zaman AKP destekçisi olmadım. Bana göre bir sıralama yapılacak olursa AKP > At Boku > Cemaat.

Baş tacı etmeyin şu herifleri. Bu insanlar sizin sınav sorularınızı çalıp kendi çocuklarına veriyor. KPSS' dir, ÖSS' dir bilmem nedir ne çabuk unuttunuz bunları? AKP sizin paranızı çaldı. Ama cemaat sizin HAYATINIZI çaldı. Bütün emeklerinizi, bütün hayallerinizi.... Bütün soruları çatır çatır kendi adamlarına dağıttılar. Bütün emekleriniz çöpe çatır çatır gitti. Islak imza ile bile kanıtlayamazsınız onları... Sizin emekleriniz ile bu adamlar Amerika' da çatır çatır yaşıyor aileleri ile birlikte. Haberiniz bile yok. Omurgasız varlıklara bel bağlamayın. Üç gün sonra bu insanlar Tayyiple barışacak. O zaman ne olacak?

Tayyip devil ise Cemaat Lucifer' dir. Bu kaa.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder