10 Ağustos 2012 Cuma

Fotoğrafçı Kız Sorunsalı

Boş vaktim çok ya eskiler hep aklımda bu sıralar. Böyle gittiğim konserler geliyor aklıma bir bir. Orada gördüğüm garip tipler, enteresan olaylar falan. Ama en çok aklıma takılan fotoğraf çeken kızlar. Hacıt kim onlar ya? Nerede besliyorlar onları? Neden bir gördüğümü bir başka konserde hiç görmedim? Olayları ne onların? Yaşları kaç? Hele o yanlarında çanta gibi taşıdıkları kız arkadaşları? Onlar orda çok önemli bir iş yaptıklarını sanarlarken yanlarında dikilen garibanlar hani? Daha zayıf olanlar tip olarak? Bildin mi?

Kimsiniz lan siz?

Ot gibi bittilerdi bir ara, hala devam ediyorlar mı bilmiyorum. Uzun zamandır öyle konsere monsere de gitmedim. Depresyondayım çünkü. Belki de konser ayağını bırakmış sadece Tumblr resmi falan çekip önüne yazı koyuyolardır? Instagram yetmiştir. Öss'ye mi girmişlerdir? Hayat gailesine mi düşmüşlerdir? Kendileriyle ne kadar alay edildiğini fark edip ortam mı değişmişlerdir? Neden fotoğraf? Nasıl ve nerede başladılar?

Derin mevzular.

15 Temmuz 2012 Pazar

Saç mı dedin?

Sen Hilary Duff! Sen Avril Lavigne! Sen Naz Elmas! Sen Rihanna! Ve sen Victoria Beckham!

Burada internette sizin saçlarınıza hayran olup da gidip yolunmuş tavuğa dönen Türk kızları adına konuşuyorum! Çok büyük ah aldınız, kiminiz hala alıyorsunuz.

Avril sarısı, Naz kızılı derken renk paletlerinin en ücra köşelerinde soytarıya dönen kızların üzüntüsü bilin ki peşinizi bırakmayacak. Hilary'nin saç kesimlerini beceremeyen kuaförler yüzünden hepiniz cehennemde yanacaksınız!!!

Umarım o kuaförleri de yanınıza odun olarak koyarlar.


12 Temmuz 2012 Perşembe

Mr. Sandman'in İşleri Bunlar. No: 2

Son zamanlarda gördüğüm eeeen saçma eeeeen gereksiz rüyayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Zira elimde zilyon çeviri var ve zamanım azken yapacak daha iyi bir iş bulamazdım sanırım :D

Dün gece İsmail Baki'nin yeni programını izlediğimi göz önünde bulundurarak söylemeliyim ki rüyamda Halil Sezai vardı. Amaaa onun dışında bütün Avengers ordaydı misal. Belki Scarlett olmayabilir, onu tam hatırlamıyorum.

Eski yurduma ziyarete gitmişim neden bilmem. Ama o kadar değişmiş o kadar güzelleşmiş ki. Orda bir tanıdığım varmış güya. İsmini hatırlamadığım bir adamdı. Kötü haber vermemiz gerekiyormuş ona. Yanımda Simge var :D Bütün rüya boyunca yanımdaydı, hayırdır inşallah. Park gibi bir yere gidiyoruz temiz hava açıklık belki adama iyi gelir diye. Ama kötü haber verince adam bir anda Hulk'a dönüştü ve karşısında da ben vardım. Hulk aynı zamanda Halil Sezai'ye benziyordu. Rüyanın bu kısmı acayip kötü. Dayak yedim ve gerçekten dudağımın patladığını burnumun kırıldığını falan hissettim. Karşımdakinin Hulk olduğunu göze alırsam ucuz atlatmışım sanki.

Simge diyor ki gel bi lavaboya gidelim de yüzünü gözünü yıka sonra burdan gideriz. Tamam diyorum. O kadar dayağa rağmen keyfimiz yerinde güle oynaya şebeklik yaparak lavabonun yolunu tutuyoruz. Lavaboya gitmek için baya bir merdiven inmek gerek ama geniiş geniş rahat merdivenler. Zıplaya zıplaya inerken biz karşımıza geri kalan tüm Avengers çıkıyor. Tam biz zıpladığımız sırada çıktıkları için gülüyorlar tabi, nabıyo la bunlar diyorlar. Biz de gülüyoruz, hiç dayak yememişiz gibi. Sonra Simge sağolsun yüzümü falan temizliyo da çıkıyoruz ordan.

Deli gibi eğlenmişiz, uyandığımda hala gülüyordum.

25 Haziran 2012 Pazartesi

Güzel Kızlar

Holivudun bazı hanım ablaları çohgzeller hakkını vermek lazım. Hem oynadıkları filmler güzel, hem kendileri güzel, hem her bir şeyleri güzel işte. Allah özene bözene yaratmış. Yürü ya kulum demiş, ben seni kollarım panpa demiş resmen. Kıyak geçmiş, torpil yapmış bizden almış onlara vermiş. Bir grup çirkinin şansını çekmiiiş bunlara pompalamış.. Bak şimdi sinirlendim. Terbiyesiz bizden niye alıyon onlara veriyon? Biz insan değil miyiz? Çok kırgınım şuan yazıyı her an bitirebilirim.

Neyse isimlerini vereyim şu paçozların da gözünüz gönlünüz açılsın.

Emily Blunt

Bana bu ablanın bir tane kötü filmini söyleyin. Aksanından tut gözlerine, duruşuna, tüm filmlerinin hastasıyım. İzlediklerim kadarının diyelim en azından. Bence bu hatunun yanında Zooey Deschanel, Anne Hathaway ve hatta Scarlet Johansson halt etmiştir.(Hepsinin adını yazarken gugıla baktım)

En güzel filmi Young Victoria.




Jennifer Lawrence

O bir Mystique, o bir "Catnip", o bir dünya güzeli. Onun da oynadığı her film güzel. 


En güzel filmi Winter's Bone ve Hunger Games.





Kaya Scodelario

Tabii siz Skins izlemediğiniz için bilmezsiniz bu kızı. Beş yaşında falan olsa gerek şuan hatırlamıyorum yaşını falan. Ama güzel bu da, o rolde de güzeldi. Her yerde güzel. Allah kahretmesin..

Skins haricinde Uğultulu Tepeler'de oynayır..




Mia Wasikowska

Jane Eyre'e Rochester (Fassbender belirteyim yanii) Jane'i öpmek için eğilir bu da "Üşüdüm" ben der tin tin yürür ve gider. Rochester da orda mal gibi kalır. O kaa güzel bi sahne ki.Abla güzel, filmleri güzel.


En iyi filmleri Jane Eyre, Restless.


Elizabeth Olsen

Olsen ikizlerini topla on ile çarp, aradan uyuzluklarını ve medya maymunluğunu çıkar üstüne bir de daha güzel bir gülüş ekle işte o. Ablalarından milyon kat güzel, milyon kat şirin, milyon kat daha iyi filmleri var. Daha nolsun..
En iyi filmi (Oldboy tekrar çekilene kadar) Martha Marcy May Marlene.

Dakota Fanning

Bazıları şanslı doğuyor işte anam, dediğinizi duyar gibiyim. Bence daha fazlası. Bir de kardeşi var bunun tam bir maymun o. Dakota zarif, şık, güçlü bir ifadeye sahip. Diğeri gibi sonradan çıkmalarını nereye koyacağını bilmemezlik etmiyor.


En iyi filmi The Secret Life of Bees, Runaways, Uptown girls.. (tıvaylayt deeermişim kdshgdh)




Yazmadığım bir iki isim daha var. İlki Kirsten Dunst. Eskimeyen bir yüz. Onun da filmleri her daim iyidir. Güzeldir, zariftir, gözleri her an bir yaramazlık yapacağıymış gibi bakar. Rashida Jones var, Parks & Recreations izleyene kadar kimdir nedir bilmezdim (hatta orada Amy Poehler'in bir sözü var -Melting pot'un en güzel örneğisin- şeklinde hakkaten öyle). Rose Byrne, Felicity Jones gibi cici kızlar.. Marion Cotillard gibi ablalar...

En iyisi miii bunun bir ara da erkek versiyonunu yapayım.

1 Haziran 2012 Cuma

Kısacık.

Gece gece aklıma takıldı, hemen yazıp kaçıcam.


Reenkarnasyon diye bir şey varsa eğer en iyi insanlar Christian Bale'in saç teli olarak dünyaya geri dönüyorlardır. Yok böyle bir şahanelik! Ufacık bir tel bile sebepsiz yere düşmüyor. Böyle bir ahenk olur mu yahu? Tabii bir ton şey sürüyordur nasıl bakım yapılıyordur dediğinizi duyar gibiyim. Ama yine de olmayan bir şeyi cilalayamazlarmış gibi geliyor. Resim de koydum gideyim..

24 Mayıs 2012 Perşembe

Gururluyum!

Bazen öyle şeyler görüyorum ki feysbukta, aman yarebbi diyorum bunu kesinlikle yapmamalıyım. O videoyu izlememeliyim, o fıkrayı okumayayım, o şarkıyı paylaşmayayım. 


Mesela,


-Nejat İşler - Ah, Fırat Tanış - Yani, Sarp Apak - Efulim gibi günde en az 20 kere paylaşılan şarkıları bir kere bile dinlemediğim ve paylaşmadığım için gururluyum.


- Hasan Mezarcı fıkrasını bir kere bile okumadığım için daha bir gururluyum.


- Ajdar yorumu yapıp sempatiklik aktırmadığım için gururluyum.


- Profil resmime Zooey Deschanel veya Mary Kate-Ashley Olsen, Elizabeth Winstead'dan veya daha beteri İTÖRNIL SANŞAYN OF DI SIPOTLIS MAYND'tan herhangi bir resim koymadığım için gururluyum.


- Beğendiğim elemanların ota boka yazdıkları statülere like çakmadığım ve muhabbete zorla kendimi atmadığım için gururluyum.


- Gramer hatalarıyla yazılmış özlü sözleri paylaşmadığım için gururluyum.


- Yediğim yemeğin resmini çekip koymadığım için gururluyum.


- İsmimi değiştirmediğim için gururluyum.


- Zaman tüneline bugüne kadar geçmemek adına yaptığım ısrarlardan ötürü gururluyum.


- Son olarak, artık gün içinde nasıl sitelere girip hangi reklamlara tıklıyorsa, feysbuk spam atıyooo kusura bakmayın veya bozuldu gene feysbuk diyerek kendini aklamaya çalışan dallamalardan olmadığım için gururluyum.

4 Mayıs 2012 Cuma

Gıymetlım

Hayatta nefret ettiğim üç şey var. Biri Justin Timberlake, açık ve net. Diğeri hayatındaki başarısızlıkları bir şekilde sana yıkan veya suç bastırmak için her türlü çakallığı yapan ergen ruhlu insanlar. Üçüncüsü de Türk dizi senaristleri. Tabii hepsi değil ama özellikle iki kelimeyi her dakika her yerde karakterlere söyletenler. 


Yok böyle iğrençlik. Yazarken bile tiskiniyorum. Ama o kelimelerin ilki KIYMETLİM. Nesin sen gollum musun amk? Olayın ne? Ne ayaksın? Kıymetlim ne lan? Eminim bir yerlerde kıymetli kelimesinin bu şekilde kullanılması hatadır. Öyle sırıtan, öyle batan bir kelime daha hiç duymadım."Seen benim kıymetlımsııın" allah da senin belanı versin. O kıymetli de sana girsin! Böyle dizilerde kıymetlim falan deyince birileri böyle güzel bir havası varsa bile o sahnenin her şey mahvoluyo. Resmen o havanın içine ediyorlar. Daha çok DAVETLİM kelimesini çağırıştırıyor bana.


 -Aaa pardon kıymetli olmayan giremez hanfendi.
 -Durun beyefendi! Hanfendi benim kıymetlim. Girebilir..


 Bereketlim, hareketlim gibi kelimeler bile daha romantik lan.


İkinci ve daha tiskindiğim kelime de GELİNİM. Tamamen amerikanın oyunu bu kelime. Kaç yaşına geldim Türkiye'de böyle bir kullanım görmedim lan ben. Adamlar sevdikleri kadınlar için gelinim kelimesini kullanınca sanki oğullarına kız alacaklarmış gibi bir çağırışım yapıyor. Bu memlekette kimse evleneceği kadına GELİNİM demez. Derse göttür o. Gavattır, evlenilmez o adamla. Özentidir, bebedir. "Seen benim gelinimsıın".. Tövbe tövbe.. Hatırlarsanız gelinine tecavüz eden bir adamlı Türk filmi vardı kim oynuyodu hatırlamıyorum ama.. Direkt aklıma o geliyo lan!


 Ne salak adamlarsınız lan. Bir de maaş falan alıyorsunuz siz.Diğer kelimelerin boku mu çıktı? Nedir bu marjinallik? İzlediğin yabancı filmi senaryoya aktarırken biraz fazla abartıyorsun. Bari bu kadar ayağa düşme lan. Bir saygınlığı kalsın senaristliğinin. Ne yaptığınız adam gibi bir iş ne de siz sağlam bir ayakkabısınız. Götsünüz. Hatta anlayacağınız dilden söyleyeyim: GÖTÜMsünüz.


  "-Kıymetlimsin, gelinimsin Hacer. 
-Bok ye İsmail."