Filmden çok etkilendim ben, o yüzden sizlere de tavsiyemdir. İzleyin, izlettirin.
Yamyamlar, habire devrilen ağaçlar, tamamiyle gri bir dünya.. Nahlet gelmiş.
En sevdiğim karakter Viggo Mortensen'in oynadığı baba karakteriydi.
En sevdiğim dialog Şarliz ile Viggo arasında geçen yaşamak ile ölmek arasında yaptıkları seçim hakkındaki dialog idi. "Diğer bütün aileler bunu yapıyoor." hasbam sanki pazar pikniğine gidiyorlar, intihar ediyolar be intihar!!
En sevdiğim sahne (demeyelim de en etkilendiğim nahlet sahne) yamyamların bodrumunda ortaya çıkan insanlar.
Allah kahretmesin, sizi aileniz böyle sahneler çekesiniz diye mi onca film okuluna falan yollamış. Ne manyak insanlarsınız siz lan? Ne zorunuz var sizin? Arpanız mı az geldi bu çılgınlık niye?
O sahnenin resmi yok. Tekrar geri dönmek istemedim, o sırada da ellerim tutmadığından resim çekemedim.
Terbiyesiz herifler.
Bugünün filmi, samimi söylüyorum, bırak bu Nisan ayını, sanırım bir yıldır izlediğim en güzel filmdi. Tamamen hastası oldum, tekrar tekrar izleyeceğim. Konusu desen harika, oyuncular mükemmel. Benim için bir filmi harika yapan ne varsa bu filmde toplanmış. Kesinlikle çelıncın en iyi filmi.
Filmin genelindeki aksan da muhteşemdi, piiırfikt.
En sevdiğim karakter Albert idi. Böyle gerizekalı adamlar var, hakikatten var.
En sevdiğim dialog Albert'ın Mona Lisa'yı (diğer her şey gibi) bilemeyişi hakkındaki dialog idi. Bir de otostopyaptıkları ve bir otobüsün bunları alması sırasında otobüsün ağzına kadar rahibelerle dolu olduğunu görünce "Fuck me" deyişi var ki bu Albert'ın, rahibelerin yüz ifadesi dehşetti!
Rahibelere rağmen en sevdiğim sahne Harry'nin o viskiyi aldığı sahne. Ama ben şu aşağıdakini de koymak istiyorum, resmen Robbie'nin hayatının değiştiği anın sahnesiydi çünkü:
Bütün bir ay tavsiye ettiklerimi izlememiş olsanız bile bu Angels' Share'i mutlaka ama mutlaka ama mutlakaa izlemiş olmanızı dilerim.
Saygılar..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder