20 Ekim 2013 Pazar

Bayram Haftası Film Çelıncı 7. 8. ve 9. Gün

Bütün bir bayram boyunca can sıkıntısından ve çeviriden kaynaklanan isteksizliğimi fark ettiğinizi düşünüyorum. Zira izlediğim hemen hemen hiçbir filmi beğenmemiştim. Keyfim yerine gelmeden bir süre film izlememeye karar verdim.

7. günün filmi No idi. Ama resmen elim filme gitmedi.


 O sırada bir baktım ki kenarda Despicable Me 2 duruyor. Belki keyfim yerine gelir diyerek oturdum onu izledim. Sırf şu bebeler için...


İnanır mısın bunlar bile keyfimi yerine getirmedi. Ama yine de hoşuma giden bir iki sahne koyayım istedim. Mesela şu aşağıdaki her sahnede eğlendiğim doğrudur...


Veyahut şu aşağıdaki sahneyi...



Keyfimin yerinde olduğu bir gün daha seveceğime inanıyorum bu filmi...

Neyse bu kadar şımarıklığın ardından gücümün izlemeye yettiği son film olan After Earth'ü izledim. Ve evet yanlış durmadınız, 9. günün filmi yok. Çünkü işler güçler, gezmeler ve tozmalardan oluşan bi tatil günü yaşadım. Neyse filme geçelim şimdi...

Dünyanın en itici baba oğulu bir başka filmde daha beraber. Will Smith tek başınayken ne güzeldi filmleri... Şimdilerde pek tadı kalmamış. Bu iticiliğin yanında bir de yönetmen faktörü var. Mıııııy mıııııııy bir film idi. Çok mal sahneleri vardı. Mesela şunun gibi...


Habire bi selam vermeler bi suratlar, ekstra meymenetsizlik...
Ha bir de o gerilmiş hayvan derisi temalı dekorlar neydi be kuzum? Onlar nasıl evdi öyle? Bir de neden gelecek denilince akla beyaz yuvarlak şekiller geliyor anlamıyorum? Neyimiz beyaz, buzdolabımızdan başka? Kaldı ki onun da grisi, siyahı vb. tercih ediliyor artık...

Yok dünya insanları öldürecek şekilde evrilmiş de yok yılanlar uçmaya başlamış da... Tüm bu manyaklıkların içinde bir ergen, tek yaptığı ergenlik, mal mal dolandı, uçtu, zıpladı falan. Kısacası beni en çok o ergen baydı.

Bu bayram haftasını en çok çeviri yaparak geçirdiğim için ne tatilmiş, ne bayrammış, ne keyifmiş hiçbir şey anlamadım. Ayrıca başka sebeplerden ötürü (işler sonuçlandığında burada anlatacağım) çok ama çok gerginim. Bu gerginliği atana kadar gözümün önünden geçen her şeyi bir perdenin arkasından görüyor gibiyim. Onun için özür dilerim, pek eyleyemedim sizi.

Ama şöyle diyeyim, sizi eyleyeceğim zamanlar da yakında. Yani, umarım...

Neyse sonuçlansın işlerim, öyle...

Bir de bu aralar içimde bir şeyler kazanacağım gibi (maddi) bir his var. Loto falan mı oynasam nedir? Geçen 30 mayısta Fatikle dolar üzerine konuşmamızın ardından doların zıplaması gibi bir şey. Bir şey olacak ama acaba ne? Kısmet...

2 yorum: