30 Mayıs 2014 Cuma

Bir Takım Sürprizler

Bilin bakalım ben neredeyim???

Evimde, mis gibi koltuğuma yayılmış bir vaziyette keyif çatmaktayım!!!

Size önceki yazılarda diyordum hani bazı sürprizlerim olacak diye. Daha sonra büyük bir sessizlik olmuş blogda zaten. O arada ben harıl harıl nasıl Türkiye' ye gelirim diye uğraşıyordum. Para için uğraşıyordum, bilet için uğraşıyordum, dersleri ayarlamaya çalışıyordum.

Kafama tak etti, dayanamadım, bir aylığına çıktım geldim bu pazartesi. Bugüne kadar kafam allak bullaktı saat farkı bu sefer çok etkiledi. Ancak kendime geldim. Ama madem buradayım bir ay, görüşelim gençler kaynaşalım. 

15 Mayıs 2014 Perşembe

Fotoğraf Çelıncı Son Gün

Bu çelıncın anlamının ne olduğunu en başta söylemiştim. Yaşadığım ve tanık olduğum şeylerin fotoğrafını çekmeye çalışacaktım. Bu resimleri ben çekmedim ama her biri tek tek içime işledi. Hani olur da görmeyen duymayan, vicdanı kör bir takım akrabalarım veya arkadaşlarım vardır bu yazıları okuyan. Onlar da görsün istedim.
























Memlekette bir ay kimsenin burnunun kanama ihtimali olmadan, kimsenin canı yanmadan, keyifle blog yazabileceğimi düşündüğüm kafamı siksinler. Sadece bir ay şerefsizlikleri tutmaz da kimsenin canını yakmazlar sandığım akplilere bir an olsun döndüğüm sırtımı siksinler. 

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Fotoğraf Çelıncı 11. ve 12. Gün

Bir bakıyorum günler çifter çifter geçmiş. Ulan noldu bu zamana? Çok acayip...

Dün Aybars Türkiye' ye geri döndü. Bütün yurt onu uğurladık. Bir kısmı hava alanına gitti. Ben gidemedim, çevirimden ötürü. Ve hatta gidip dondurma almak dışında hiç dışarı çıkma fırsatım bile olmadı. Ders, çeviri, çeviri ders. Bu kaa.

The dondurma. İki kurabiye arası, eşsiz lezzet. Kurabiyenin biri beyaz çikolatalı, diğeri üzümlü, yulaflı. Oh beybi.

Bir pervanenin yalnızlığı adlı sanatsal çalışmam. Ulan çok sıkıcı hayatım var diyorum inanmıyorsunuz.

Bu paket Eco Emi' den geliyor. İçinden neler çıkmadı ki bu ay. Eco Emi denilen zırzavat, bizim bildiğin aktarın paket yapıp evlere yolladığı ürünler. Hiçbir farkı yok. Hatta içinden hacı yağı bile çıktı amk.

Bu da benim çılgın bebiş. Büşra' nın dibi düşsün diye koyuyorum. Nihaha!

Okula giderken kullandığım koşu yolundan bir kare alayım dedim. Kaymış amk.

Bu da derste ne kaa sıkıldığımızın bir resmi. Paty yayılmış, elinde telefon. Pipo desen (evet adamın adı o) bana poz kesiyor. Öbür çocuğun adını unuttum.

Size diyorum ya bir takım haberlerim var diye. Çok az kaldı. Bugün yarın kesinleşecek ne olup ne olmayacağı. Anlatacağım. Şu iki haftayı atlatırsam benden yiğidi yok ama. Hem sınavlar, hem çeviri. Acayip gergin olmam gerekir ama üstümde bir sükunet, bir sabır... Sebebi de işte o açıklayacağım sürpriz diye tahmin ediyorum. Olaylar olaylar...

11 Mayıs 2014 Pazar

Fotoğraf Çelıncı 9. ve 10 Gün

Bir tek bir çift gidiyorum kusura bakmayın ama dün hayvan gibi yoğun bir gündü afedersiniz. Akşam parti vardı, partinin resimlerini çekip koyacağıdım. Parti sabah 4 gibi bitti. Ondan sonra ben pert tabii. Bugün de lahmacun partisi vardı. Onu beklemek istedim. O yüzden sarktı yani.

Ama bu değil ki ben resim çekmedim!!! Çok da güzel resimler çektim, yurtta ileride hatırlanmak adına. Uzun zamandır ilk defa bu kadar çok eğlendim lan. Yavaş yavaş aram düzeliyor gibi buradakilerle. İyi yani durumlar.

Çekik gözlü oda arkadaşım. Diğeri de Paty, tee ilk dönemden beri okuldan arkadaşım.

Sarhoş olan Gabi, kaçınılmaz şekilde öpülen Guiseppe.

Yine Gabi ve diğer oda arkadaşım Aylin.
Bu da bonus olsun. Bir aydır finallerine çalışan ve finaller bitince tozutan Stefano gecenin sonunda dayanamadı. 


Dün gece fena güzeldi, biraz da duygusaldı Aybars için. Onun veda partisi idi çünkü. 


Bugün de biraz ödev biraz çeviri, bol bol Wii ile geçti. Anja geldi oyun oynamaya. Epey eğlendik.

Aslında lahmacunların resmini çekecektim. Ama çok feci açtık, kaynadı arada resim. Bu lahmacunları gömdükten sonra halimiz...

Bu da Luciano, hemen diğer resmin ardından çektim. Aynı ortam.

Yalnız iyi yedik.

8 Mayıs 2014 Perşembe

Fotoğraf Çelıncı 8. Gün

Bugün yeni kankalarım Alex ve Kristen ile (yurtta çalışan elemanlar) alışverişe gittik. Dahası, biz Kristen ile ayakkabı alacaktık spor içün, Alex de bilmiyorum artık ne yapacağıdı...

Daha sonra biz gönlümüze göre ayakkabı bulamadık. Sonra "Alex gitarcıya gidek gitarcıyaa" dedi. Biz de gittik. Aman yarebbi:

100 dolardan 4 bin dolara kadar her çeşit, her kalite. Boydan boya dükkanın iki katında bütün duvarlar böyle.. Ya rabbii, ya rabiii..

Ve daha sonra şuncağızı buldum. Ne kaa dersiniz? 1000 Amarikan Doları. Moog tabi boru değil. Bit kadar da olsa o bir moog. 

Daha sonra yurda geri geldim. Bir takım meselelerden dolayı moralim bozuktu. Hiçbir şey yapasım yoktu. Öyle mal mal youtube videoları izledim. Sonra baktım olmuyor gittim yine Boba dükkanına. Bu sefer oda arkadaşımla. 

Yaşlı teyzeler ve hipster abiler bsamıştı ortamı. Aldık çayımızı çorbamızı yurda geri döndük.

Bugün çok kafam dağıldı. Ben kaçar.

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Fotoğraf Çelıncı 6. ve 7. Gün

Kusura bakmayınız kuzum, dün bütün günümü başımı kaldırmadan çeviriye verdiğim için, e çevirinin de resmini koyamayacağım için (ayrıntılı bilgi için bkz: Eben Tercüme Hizmetleri SSS Rehberi) bugüne kaydı bütün işlerim. Biraz uyudum, alışverişe gittim, bir takım çanak çömlek, bulaşık bezi falan almaya. Geldim, odamı temizledim, çamaşır yıkadım ve okula gittim.

Bilmiyorum bu anlattıklarım hanginizin yaptığından farklı ama siz istiyorsunuz ne yapıyorum ne ediyorum anlatmamı... 

Şimdi sorarsınız bu kilitlerin resmini niye çektin diye. Anlatayım efem. Sene 2006. Ben Ankara' ya yeni gelmişim, annem beni yerleştirip gidicek. Yurt dolabına kilit almamız lazım. Ama biz ona Malatya' da köcek diyoruz. Bilmiyorum, kilit diyen Malatyalı vardır tabii de, biz öyle demiyoruz yani. Neyse işte bütün Kızılay'ı dolandık köcek de köcek diye. Millet mal mal suratımıza bakıyor tabii. Neyse sonunda hallettim kilit işini ben kendi başıma. Buraya gelmeden önce annem ne olur ne olmaz diye çantama iki tane koymuştu. Anne bak ne buldum diye çektim işte resmini! Görsün kadın anam, rahatlasın. Şaka maka baya süslüymüş bunlar da he.

San'atsal çalışmam "Mavi Püller". Ne kaa mavi. Biraz uyku sıkıntım var bu aralar. Bunları da markette görmüştüm önceden. Deneme amaçlı ufak bir kutu aldım. 

Okulun içinden düz bir yol. Giderken çektim. Ama daha sonra çok güzel resimlerini çekeceğim okulun. Gerçi geçen gün Kızılderilileri izlemeye gittiğimizde çekmiştim, ama benim Polaroid makinamla. Ya da Anja' nın telefonuyla. O yüzdendir ki siz göremezsiniz!!!


Monster' daki Şarliz ablaya benzeyen hocam. Dünya tatlısı bir insan. Gizli çekmeyeydim iyiydi.  (Not: O masanın üstündekiler çikolata. Şu filmlerde şeker toplamaya giden çocuklara verilen cinsten çikolatalar. Ufak paketler halinde. Hoca bize iyi bakıyor her hafta.)

Tam çıktım eve dönüyorum, bir de ne göreyim, uzaktan Royce Hall' u bir ışıklandırmışlar ki sormayın gitsin Ama öyle böyle değil. Telefondan çekince bir şeye benzemedi. Zaten bu binayı bir kere bile düzgün çekemedim. Çekebildiğim gün, olmuştur...

Bu da eskiden kaldığım Sorority evi. Okula o kadar yakındı ki, derse gitmek için hocanın lafa başlamasını bekliyordum. Sonra hop oradaydım. Hava serin olunca "Niye bu evden çıktım, şimdi aşağı kim yürüyecek" diye delleniyorum bir. Daha sonra markete gidiyorum, elim kolum dolu, "İyi ki çıkmışım o evden, yukarı kim taşıyacak poşetleri" diye halime şükrediyorum.

Şimdi gidip biraz dinleneyim. Ödevlerime bakayım. Bir takım hesaplarım var onları yapayım. Sürprize çok az kaldı, açıklayacağım. Ama önce her şey bir kesinleşsin. Hevesim kursağımda kalmasın sonra. Çüüz.

6 Mayıs 2014 Salı

Fotoğraf Çelıncı 5. Gün

Bu seferki çabuk çabuk olacak, çevirime dönmem gerek hemen. Zaten bütün gün çeviri yapmaktan başımı kaldırdım desem yalan olur. Bir ara ailemle bir ara da Sultan' la konuştuk o kadar. Bir takım meseleler var kesinleşsin, size sürprizlerim olabilir!!!

Ben genelde böyle süslü hazırlayamam ama bu yıl baya özendim. Gören yapmak istesin diye. Ne ara bu kadar çok oldu hatırlamıyorum bile. Ama mutluyum, gururluyum!!!

Yurttaki herkese haber saldım. Tabii ki herkes geleceğini söyleyip sonra da kayboldular. Beş kişiydik toplamda. Pek hoşuna gitti milletin. 

Daha sonra tebeşirle çizmeyi gösterdim. Bir de yurdun önüne çizdik isteklerimizi bir posta. Bu daha da hoşlarına gitti zaten.

Aybars ile oda arkadaşım da geldi o sırada. Onlar da yazdılar, çizdiler. 

Güzel oldu ya, mutlu oldum valla. Şimdi acil, çevirime geri dönmem gerek. Sabaha bitmiş olması gerek.

Yarın görüşmek üzere!!! Dilekleriniz kabul olsun!



4 Mayıs 2014 Pazar

Fotoğraf Çelıncı 4. Gün

Sırf size fotoğraf çekmek için bir yerlere gitmeye başladım. Fena olmadı bu challenge. Onca ödev ve çevirinin arasında biraz kafa dağıtmak için birebir. Bugün okulda Amerikan Yerlilerinin bir etkinliği vardı. Yerel dans şovları, standlar vb. Kendime sonunda bir dream catcher alabildim ya çok mutluyum. Anja ile Elmira' yı da gördüğüme seviniyorum. Uzun zamandır gençlikle takılmamıştım. Dert yok tasa yok, everything is so fetch.

Anja, benim eski oda arkadaşım Sorority evinden. Dedik ne zamandır buradayız, bir ayıyla resim çekilmedik, bugün çekilelim bari.

Bu da Elmira. Elmira' nın bacaklarının kolumdan ince olduğuna dikkat ediniz.

Gittik bir saat oyalandık, resim çekildik bol bol benim polaroid ile. Daha sonra da geri geldik. Çok fazla kızıl derili resmi çekemedik zira sirk hayvanı gibi ne çekiyonuz ifadeleri vardı suratlarında. Ama danslarının bir videosunu çekebildim. En kısa zamanda videoyu yüklemeye çalışacağım. Şu an hata veriyor bir sebepten ötürü. Ayrıca instagram' a bir tane resim koydum oraya da bakınız. Tekrar hatırlatmak adına: Instagram


Bu da Dream Catcher' ım. Pek sevimli, deyıl mı?


Bugünlük bu kadar dışarı çıkabildim. Bakalım, çeviri biterse sahillere akacağız. Spor salonuna gideceğiz bir de bu aralar. Hayat bu aralar fena değil, evet.

3 Mayıs 2014 Cumartesi

Fotoğraf Çelıncı 3. Gün

Bugünkü planımız olan Hollywood yazısına yürüyüşümüz iptal oldu. Ben de Westwood civarında takılıp bütün gün çeviri yaptım. Size gösterdiğim Boba dükkanına gittim yine. Orada dikkatimi toparlayabiliyorum gerçekten.
Kaç gecedir hiç düzgün bir uyku çekemedim. Sabah Hollywood' a gidilmeyeceğini öğrendim, tam yukarı çıkıp geri uyuyacaktım. Instagram' da önceden koyduğum yurt merdivenlerini hatırlarsınız, tam o merdivendeyken bir an ışık güzel geldi gözüme. Çektim ben de. 

Burası bizim yurdun önü. Çiçekler ayrı bir güzeldi bugün. Çeviriye giderken çektim.

Çeviri yaparken yeni bir yöntem keşfettim. Zaten bu çeviri yapma yöntemlerimden bir yazı çıkar. Ama işimin ayrıntıları olduğu için tabii ki de yazmayacağım. Gidin adam gibi bölüm okuyun amk.

Bütün günüm çeviri, Tuğçe ile geyik, Sultan ile muhabbet ve Paty ile yemeğe gitmekle geçti. Yemekten geldiğimde son resmi çekmediğimi fark ettim. 


Cihan oturuyordu orada, dedim Cihan seni insanlara ifşa edeceğim. Tabii öyle demedim ama Cihan nedense resmi nerelere koyacağım hakkında beni sorguya çekti bi. Enteresan... Dedim korkma yemezler. O yüzden Cihan' ı yemeyin. Bozuşmayalım. Oke?