28 Aralık 2015 Pazartesi

"I believe the universe."

Ekşide iki gündür "okul başvurusu reddedilen çok modern genç kız" adlı bir başlık var. Başlık birinin başına kalmış, ne olmuş ilk entry' ye hiçbir fikrim yok. Ama okumuştum ilk girildiği zaman. (EKŞİ OKUYOM BEN!)


Bak çok reddedildim okullardan öyle böyle değil. Her birinin yarası hala içimde. NYU yedi bitirdi beni; kafamdaki tüm hasarların müsebbibi NYU' dur. Ben tüm isteklerini karşıladım, tüm başvuru paralarını yatırdım, makaleleri yazdım, her türlü banka belgelerini onlara sundum, sınavlara girdim vesaire vesaire... Olmayınca olmuyor, çünkü sizinle birlikte yaklaşık 2000 kişi başvuruyor taş çatlasın 20 kişilik master programına. Eyvallah. Yarış sert, herkes deli gibi yatırım yapıyor buna, yetemeyebiliyoruz.

Buradaki mesele şu: Kızın biri okula başvuru bile yapamadan reddedilmiş. Benim anladığım o. Sonrasında da sıçmış sıvamış.

Okul, başvuru sürecinin çok gergin ve masraflı olmasından mütevellit önünü almak istemiş. Dur, demiş, senin başvurun kabul görmeyebilir o yüzden kendini buna adama. Şuanda durum böyleyken böyle, reddedilme ihtimalin çok ama çok yüksek, neler yapabileceğimize bakalım, demişler. Sen Türksün seni almazık dememişler. 

Kaldı ki desinler, senin bir şey söylemeye hakkın mı var? İnsanlar boşuna mı yırttı kendilerini iktidar değişsin insan gibi yaşayalım diye? Boşuna mı üzüldüler değişmeyince hepimizin hayatı sallantıda olacak diye? Senin ülkende bombalar patlıyor, senin siyasilerin göz göre göre adam öldürenlere silah taşıyor, kapınızda Rusya var, bir boka benzemeyen ve her gün bin takla atan uluslararası siyasi arenada senin durumun belli değil. Sana normal gelebilir ama ülke dışında böyle şeyler insanda şok etkisi yaratıyor, bırak hükümetleri... Ayrıca hakları da var başvurusunu kabul ettikten sonra ülkeye alınmayan kişiler yüzünden okulun adına leke sürülüyor, bu yüzden okullar kılı kırk yarıyor öğrenci kabul ederken. Her şey not, her şey başarı veya kişinin yaşam biçimi değil ki.

Kaldı ki ben bu kızın düzgün bir "admission" süreci geçirmesi durumunda yine başvurusunun kabul görmeyeceğinden yüzde doksan eminim. O İngilizce ile olmaz anacım, senin daha GRE veya GMAT' in, TOEFL' ın veya IELTS' in var. Moralini bozmak istemem ama her şeyi geçtim senin daha MÜLAKATIN var. Yolun çok uzun zaten, niye kendine bir sürü dert sarıyorsun?



Yurt dışında bir eğitim almaya odaklanan insanların başka meselelere vakti olmamalı, en başta kendi iyiliği için. Senin orada ağız dalaşına girme, tanımadığın insanlara "Hi!" diye başlayan samimi mailler atma ve ilk muhabbetlerde burs meselesini açma gibi bir lüksün yok. Her lafını dikkatli söyleyeceksin, işini ciddiye aldığını görecekler. Başvuru sayfasını hatmedeceksin, "benim ne yapmam gereeek" diye yavşamayacaksın, ne istiyorlar her şeyi bilip üç ay öncesinden halledeceksin. Kısacası ota boka soru sorup sivrilmeyeceksin ki uyumlu ve okuduğunu ilk seferde anlayan bir öğrenci adayı olduğunu anlasınlar. O zaman bir şansın olabilir, o zaman seni ciddiye alırlar.

O yüzden okul tarafından gelen maili yanlış anlamış kızçe. Kişiliğine, kültürüne hakaret saymış. Halbuki okul, öğrencilerin verdikleri çabaları bildikleri için en başında uyarmış böyle böyle bir mesele var ona göre başvur diye. Ki bence çok ama çok mantıklı. Bana böyle bir şey söyleselerdi ben de yaklaşık 1000 dolarımı, uzadıkça uzayan başvuru değerlendirme sürelerini, makale yazmaya ayırdığım beyin hücrelerimi ve en önemlisi hayal ve ideallerimi bok yolunda süründürmek istemezdim.

O kıza tek tavsiyem şu: Seni bundan sonra kabul ederlerse sırf çirkefliğin yüzünden kurumlarını rencide etmenden ötürü sesini kesmek için kabul ederler. Başka hiçbir şeyi değil, işte tam olarak bunu kendine hakaret sayman gerekir.

Ben Bu Şarkıyı Nasıl Kaçırmışım?

Bitmeyen aşkım Spotify, yıl sonunda neler dinlediğini gösteren bir hede yapmış. Geçen yıl var mıydı ben hatırlamıyorum. Ama geçen yıla göre şu kadar daha fazla dinledin, gibi cümleler kuruyor, demek ki önceden de kaydediyordu her şeyi.

Hedenin sonunda "şunları kaçırdın" diye bir liste oluşturdu bana. Hemen takibe aldım. Herkesinki kendine göre "Haftalık Keşif" listesi gibi. O yüzden mutlaka ama mutlaka bakın o listeye. Ben de size bu aya özel olarak bu yıl kaçırmış olduğum şarkıları paylaşayım dedim. Ayın 5 şarkısını da seçecek olsaydım yine bunlardan seçecektim. O yüzden ikisi bir arada.

Not: Ulan Spotify' ın Türkiye ofisi müdürü bile benim kadar Spotify hakkında konuşmuyor yemin ederim.

1. Kid Wise - Ocean

Ben bu şarkıyı Şubat ayında fark etmiş olsaydım (şubatta pazarlaması yapılmış) bütün yıl en çok dinlediğim şarkı olurdu, garanti. Tamam belki Algiers' ten sonra...



2. Ulige Numre - Frit Land



3. Sizarr - Baggage Man



4. Brandon Flowers - Can't Deny My Love



5. Garbanotas bosistas - Trippy Love

Hemen ilk şarkıyı dinleyeceksiniz. Sardıysa gerisini de dinleyebilirsiniz bana ne amk..



6. Kovacs - The Devil You Know



7. Everything Everything - To The Blade

Bu şarkıyı ilk duyduğumda zenci bir abi söylüyor zannetmiştim. Meğer liboş bir İngiliz imiş..



8. Max - Puppeteer

Ergenler azmış...



9. The Fratellis - Me and the Devil




Bonus: Alan Parsons Project - Some Other Time

Bu ay en çok dinlediğim şarkı buydu. Kafam hala eski dinlediklerimde olduğu için tabii. Eklemeden geçmek istemedim.



22 Aralık 2015 Salı

Goygoy Profesyoneli

Bugün biraz Twitter' daki güzide sanatçılarımızın hesaplarına bakayım dedim. Ulan bakmaz olaydım. Kör olaydı gözlerim de bu saçmalığı görmeseydi.

Adam sahneye çıkıp sanat yapmıyor, insanlara o konuda hiçbir şey katmıyor. Adamın tek yaptığı "Türkiye Siyaseti' nin Son 50 Yıldaki Dinamikleri" adlı makale yazıyor olması. Resmen herkeste bir "Ben de yorum yapmalıyım!!!11" hissi var. 

Hayranlarına bir çizgi sunmalıymış, hayranları bilmeliymiş neyi destekleyip desteklemediğini. 


Pardon ama bok yesin o çizgi takip etmek isteyen hayranlar. Sen siyasi parti misin? Senin olayın ne? Sen daha albümün çıkmadan tüm telif haklarını (bir ün kazanmak adına) para babalarına satan kapitalist bir bebesin. Neyin veya kimin hakkını hukukunu savunuyorsun? 

Eğer bir kesime örnek olmak istiyorsan veya o kesimin senin çok güzide fikirlerinden faydalanacağına inanıyorsan en başta nasıl kendi hakkını koruyarak, nasıl profesyonelce, uluslararası camiada tanınacak bir biçimde iş kovaladığını göster. Mıy mıy siyasi yorumlar ile birilerine şirin geliyorsun anlıyorum ama işte tam o noktada senin alnında bir son kullanma tarihi çıkıyor ve senin bunu silecek bir yetin kalmıyor. Çünkü sen profesyonel bir sanatçı değilsin. Sen solcu goygoyundan öteye geçememiş vasıfsız bir çalgıcısın o kadar. Senin de alıcın sana benzer, senin pazarın belli bu durumda.


Sonra da çıkıp "Türkiye' de müzik piyasası yok, biz yurtdışına açılamıyoruz" diyorsun işte ben ona çok gülüyorum. Ben, yurt dışında senin neyini pazarlayacağım? 20 aydır hiçbir konser, single veya albüm haberi paylaşmayıp gündem ile alakalı "kınıyoruz" tweetini mi?

Bekle sen bekle. Daha çok beklersin.

17 Aralık 2015 Perşembe

Başıma Gelenler: 2015 Edition

Bu yıl olanları listeledim:

- Amerika' dan döndüm, şokunu yaşadım.
- İşsiz kaldım, depresyona girdim.
- İnsanları işsizliğim ile darladım.


- İşsizliğime hayret ederek yılın yarısını devirdim.
- Çeşitli çeviri işleri aldım. Bir kere dolandırıldım ve çevirinin parasını alamadım.
- Dolandırıldığım işin çevirisine gitmek için ODTÜ' nün dil sınavına gitmemeyi tercih etim. O yüzden ODTÜ' ye başvurumu iptal ettim. 
- Gölbaşı'nda çok enteresan bir iş adamı ile tanıştım. Bir sürü çevirisini yaptım, iş hayatlarındaki çok enteresan şeylere şahit oldum.
- 2 kere farklı ortamlarda Olga Hanım diye anıldım.



- Mayıs' ta Malatya' ya gittim, büyükleri ziyaret ettim. Düğün dernek kuruldu, bir sürü acayip olay yaşandı. Düğün draması eksik olmadı.
- Leydi adında bir kedi evimize yerleşti. Çok seviyorum eşşoğlusunu.
- Annem ve babam abime "Ablan..." diye başlayan cümleler kurdular bol bol. Abimin ablası oldum.
- İstediğim işi buldum, tüm sıkıntılarım sona erdi.
- Budapeşte' ye gidip şehri görmeden 7 gün geçirdim. Acayip yoruldum ama mükemmel insanlarla tanıştım.
- Patron kaprisi, sekreter kaprisi nedir onları gördüm.
- Sabrımın yeni sınırlarını keşfettim bol bol.
- İnsanların tüm gün mesai anlayışına bir anlam veremedim.



- Yeni çeviri büroları ile anlaştım. Güzel iş bağlantılarım oldu.
- Arkadaşlarımı çok ama çok özledim. Bir günüm bile onları düşünmeden geçmedi. İletişimimizi sürdürdük, seneye buluşmak için planlar yaptık.
- Ağrılı ödem sıkıntılarım yüzünden doktorlara gittim. 
- Doktorlara gitmişken akupunktura da başlayayım dedim, başladım. İyi geldi la.
- Netflix' ime kavuştum.
- Youtube alemlerinde kayboldum.

Yılın ilk yarısı bir sis içerisinde geçti ama sonradan tüm taşlar yerine oturdu gibi. Çok şükür.

10 Aralık 2015 Perşembe

İmaj Meselesi

Bir sürü olay oluyor, herkes her şeyi çok iyi biliyor da atıp tutuyor ya. Eyvallah, hepinize eyvallah. Hepinize saygım sonsuz, hepinizin fikirlerini dinlemeye hazırım. Olması gereken de bu zaten amk bunun açıklaması mı olur?

Benim en ama en uyuz olduğum insan tipi bu tür sohbetlerdeki "Ülkenin imajını çiziyorsun, anlatma yabancılara böyle" diyen gavat.




Ulan yapılırken o hareket bir yerin çizilmiyor da başkası öğrenince mi bozuluyorsun? Bokum gibi hayatından millete ne, sen ne diyeceksin de insanlar "aa o zaman ben seni de ülkeni de sevmiyorum" diyecek? Aksine "bizde böyle böyle şeyler oluyor" diye derdini anlatırsan, kötü durumlarda insanların desteğini kazanıyorsun. Kimsenin bugüne kadar memleketimi övüp de madalya aldığını görmedim. Ama olanı biteni anlatıp dertleştiğim, ülke meselelerini oturup tartıştığımız ve birbirimize saygı duyduğumuz çok çok çok fazla arkadaşım oldu - olacak.

Çünkü kötüye kötü demek insanı kötü yapmıyor bunu biliyoruz. Bu kadar basit bir konuyu idrak edebilmeni isterdim.


8 Aralık 2015 Salı

Otobüs Kıroluğu

Sabah 135 otobüsüne tıkış tıkış hepimiz bindik. Aman yarabbi ne neşe, tarifi mümkün değil. Ama insanlar saygılı oluyor otobüste neden bilmem. 407' ye bin mesela hır gür kavga, 135 dedin mi herkes birbirine iyi günler diliyor, herkes güler yüzlü vesaire...

Hamile bir kadın bindi. Kadın her an üzerimize doğurabilirdi. Gıkını çıkarmadı kadın bana yer verin, diye. Kimsenin gözüne gözüne bakmadı taciz edercesine. Gayet sakin bindiği arkadaşıyla muhabbetini ediyordu, arkalara ilerlemeye çalışıyordu.

Garibim, ayaktaki bir adam oturan bir insan müsveddesine "Hanımefendi hamile acaba yer verebilir misiniz?" dedi. Ama sessizce, kimseye duyurmadan, kimseyi rencide edecek şekilde değil. Hani belki görmemiştir, belki farkına varmamıştır diye düşünerek. Çünkü o anda kim görse kadını yer verirdi bu kadar basit. İnsanlığa giriş 101.


Oturan hıyar, ayaktaki adama yavşak yavşak bakıp "Cık" yaptı ve yavşak yavşak gülüp önüne döndü. Adam şok. Ben şok. Benle birlikte birkaç kişi daha şok. Hamile kadının olaydan haberi bile yok, aman zaten olmasın. Böyle kıroların olduğu yere çocuk doğurmam diye depresyona girer, sütü kesilir mazallah bin türlü şey olur.

Ulan gavat, ulan hıyar! Onun bunun çocuğu. Cık ne lan? Mağara adamı bunlar yemin ederim, her sabah ayrı bir olay bu çomarlar yüzünden.

- Vay yavşak, dedim. Duydu ama hiç arkasını dönüp bakmadı bile. Kendinden bahsedildiğini biliyor, pustu kaldı. Biliyor ki olayı büyütse linç edilecek. Herkes ters ters baktı adama ama hamile ayakta kaldı, iki durak sonra insanlar indi, bitti gitti.

Şimdi bu blogu okuyan cemaate sesleniyorum: Kavga edecekseniz sabah edin. Sabah edilen kavgaları kaybetmenizin mümkünatı yok. Çünkü karşındaki ya harbi yavşak, ya da daha uyanamamış ama işine gücüne giden sakin insanlar. Ne dersen hepsini yapar bu ikinci kategori. Mesela o ayaktaki adam "Ne diyon sen ulan orosbu çocuu" diye adamla kavga çıkarsaydı bütün otobüs o oturan adamı linç edecekti, şöför dahil. Tedirgin olmayın, pişman olmayacaksınız. Sesinizi sabah çıkarmazsanız akşam hiç çıkaracak haliniz kalmaz. Hakkınızı koruyun, etrafınızdaki insanlara iyilik edin, piçlik eden onun bunun evlatlarına da hak ettiği sözü söyleyin. Defalarca kez dedim, yine diyorum: Kötüye kötü demekle ağzınız kir-len-mez!

27 Kasım 2015 Cuma

Ayın 5 Şarkısı

1. Feeder - Piece By Piece

Tam benlik şarkı. Bundan bir on yıl daha geçsin "Bunu Dilara dinliyor" dersiniz.



2. Selçuk Alagöz - Malabadi Köprüsü

Kararlıydı zalim "şey"



3. Walk the Moon - Jenny

Nasty nasty konuşanlar.. Eğlenmişler falan ama klip çok kötü lan. Ama youtube' da izleyecek olursanız alttaki ilk yorum mükemmel.



4. James - She's A Star

Eskimeyor...



5. DJ Khaled - All I Do Is Win

Sadece rap yapmayan zenci severim derim ya - bu hariç.

16 Kasım 2015 Pazartesi

Ondan Bundan Vol.15

* Le Soleil adlı şampuan reklamını görüp de şaşırana hayret ediyorum. Kızçe heveslenmiş, reklamda oynamış. Hele ki zaten o mecrada ünlü bir kızmış, oynasın ne güzel lan. Yakışmış da. Sırf kapalı oynadı diye o ürünü alacak zibilyon tane adam var. Kapitalizmin çarkları iyi işlemiş işte. Long live kapitalizm.



Kına gecesi saçları savuruyoruz zaten lafına bozulan olmuş. Niye bozuluyorsunuz olum manyak mısınız? Daha islamın nesini anlamadınız? Kadın kadına eğlencede saçların açılması bir sorun teşkil etmiyor bunlara. E hiç mi lezbiyen yok, onlar tahrik olursa diyorsun da, İslamın mantığını anlamamışsın kuzum:

Bir kadın bir erkeğe saçını açıp da sallar ve erkek tahrik olursa bu kadının suçu.
Bir kadın bir kadına saçını açıp da sallar ve kadın tahrik olursa bu da kadının suçu.
Hepsi uşağa.


İslam' da her şey kadının suçu. Kadın yarım insan, kadını dövebilirsin, kadının şahitliği erkeğinki ile bir değil, kadın miras alamaz, kadın 3 başka kadınla kocasını paylaşabilir. Bunlar batmamış hasbama kına gecesi saç savurması batmış.

* Kadın ve islam konulu sempozyumunun ardından Fransa var konumuz.

Ulan bir sürü Fransız tanıdım. Hepsi ayrı bir tür uyuz. Aralarında gerçekten sevdiğim tek bir tane arkadaşım var, burada eskiden "gavurun kızı" diye tabir ettiğim. Hele Paris' ten geliyorsa ayrı bir uyuzlar, hepsi resmen aldığı oksijene bile tahammül ediyor. O kadar burunları havada.


Ama bir tanesi bile gündemden alakasız, bir tanesi bile ülkelerinde yaşayan müslümanların çilelerini görmezden gelen, sınıf ayrımcı, islamofobik değildi. Zaten mantıksız değil mi eşitlik için devrim yapan insanların ezilenleri biraz daha ezmesi. İlla ki yapan vardır ama ben görmedim. O Türklere ait bir özellik. Anasız babasız kalmış, ülkesinden kaçmış gelmiş bacak kadar çocuğu Suriyeli diye döven Fransız görmedim ben, ama Türk gördüm. Tipini beğenmediği için 2. kattan aşağı Senegalli atan Fransız da görmedim ama Türk gördüm. Zenci gördük mü fotoğraf çektiririz diyen Türk gördüm. 100 vatandaşı ölünce "onlar da hak etmişti ibneler" diyen Türk gördüm. 100 vatandaşının ölümüne Fransız kalan, ortalarda görünmeyen "idari memur" da gördüm.

"Fransızlar göz ardı ettiler, şimdi geldi sokaklarını buladı terör" diyene kadar herkes önce bir kendine baksın. Herkes önce kendi neyi gözardı etmiş ona baksın. İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batırsın o herkes.

ATARIM GELDİ!!!

13 Kasım 2015 Cuma

Makyaj Videoları

Çok absürt videolar var YouTube' da. Ve her nedense bunların büyük bir çoğunluğunu da makyaj yapan özenti gençler oluşturuyor. Bazıları işi feci ticarete dökmüş vaziyette. Hepsinin ayarı kaçtı. Bir zamanlar gerçekten de faydalı yorumlar yapan, kar amacı gütmeyen ne kadar kız varsa hepsinin gözünden dolar işareti fırlıyor son zamanlarda.


İki veya üç fondöteni birleştirip kullananı mı dersin?

Bilmem ne rutini diye her ay farklı bir "rutin" videosu koyan mı dersin?


Tek seferde 7 adet saç spreyi kullananı mı dersin?

Veya tek seferde 5 farklı kaş boyası kullananı mı?


Geç kaldım videosu çekerken yüzüne 20 dakikalık maske yapıp üzerine 5 farklı yağ sürüp, tam teşekküllü ve sponsorlu ürünlerle kahvaltı yapanı mı dersin?

Dışarı kahve almaya çıkarken gelin makyajı yapıp takıp takıştırıp sürüp sürüştürüp çıkanı mı dersin?

Dersin de dersin....

Türklere hiç girmedim bile. Bir kere bir kızın videosuna denk geldim, Bahsettiği her şeyin tamamen yanlış olmasının yanında bu kadar kallavi makyajı tesettürlü bir kızın yapmasına anlam verememem buna yeterli oldu. Diyorlar ki Türkçe makyaj videoları çekenler genelde dönmeler, o yüzden şaşırma. Doğrudur, henüz kadına benzeyeni görmedim ben de "Önerilenler" kısmında.


9 Kasım 2015 Pazartesi

Otobüs Gerginliği

Arkadaş anlam veremiyorum!!! 

Mesela bir insan neden dolmuşta 20 kere ossurur? Biliyoruz kim olduğunu da üstelik, yellene yellene gidiyor abi.


Bir başka mesela da neden bu insanlar arkaya ilerlemez. Tabii arkaya ilerlemeden kastım konserve balığa dönmeden, insanın özsaygısını fordlamalar ile kaybetmeyeceği bir ölçüde ilerleme. Ablam mel mel bakıyor camdan dışarı, dikilmiş ortaya. Ulan kör müsün, ulan sağır mısın?

Bir diğeri de çocuklu abla. ZORUNDA MIYIM? Sadece zorunda mıyım? Sana yol vermek, bebene kucak açmak, bizzat senin üzerime oturmanı sağlamak zorunda mıyım? Haddini bilemeyeceksen, çocuğuna o sınırları öğretemeyeceksen saat 08:50' deki 413'te ne işin var senin?



Çok fazla söylenmemeli, çok fazla eleştirmemeli insanları farkındayım. Ama bir lafım da çok fazla ilerleyene. Ablalar abiler, sen o otobüste insan gibi ulaşım için bir para verdin. Sen sadece o güvenli ve insani ulaşım hizmetini satın aldın. Kucak dansı satın almadın. Niye fırsat veriyorsun? Sen sınırını çizersen eninde sonunda o şerefsiz şöför parçası da doldurmayı kesecek insanları.

Şerefsiz şöför parçası demişken insanların bana sinirleneceğini şimdiden hissediyorum. "Onlar emekçi bık bık"... Eşeğe altın semer vursan eşek yine eşektir, o hıyarlar da birilerinden torpille belediyede kendine iş bulmuş bir eşektir. Bu kadar açık. Daha ne kadar derine inip de ebelerine küfredeyim?


Agresyon tepelerde, bulaşmayın.

3 Kasım 2015 Salı

An Asshole Story

There once was a girl who named Dilara. They were saying she can be an asshole sometimes. They were assholes.


Once she went to an asshole city called Budapest, which wasn't a quite asshole but she felt the assholeness in the atmosphere for an asshole reason. She stayed in an asshole hotel with a bunch of international assholes.

She was there for her asshole work. She was representing some assholes named: From Asshole to Asshole, Tum Tums of Assholes, Asshole Brothers and Asshole Percussion, Some other asshole, A Bunch Of Assholes.

Too many assholes, she said.


She worked like an asshole for whole week. She treated like an asshole for whole week. She didn't surprise because an asshole treats everybody like an asshole and you can do nothing about it.

She amazed to all those people who were not assholes and wondered what she should do to be in their circle. Then she looked to the assholes that she supposed to be with.

She didn't see any streets of that asshole city, yet, the assholes at the hotel left her all alone without phone and any asshole information about where all those assholes are going. She was shocked. She walked like an assholes all around the asshole city.

Some asshole screamed "I.MUST.PRAY.IN.A.SECOND.OR.YOU.ALL.ARE.ASSHOLES." She wasn't able to be more shocked by this assholeness. She was speechless. They found a towel to that asshole so he prayed in the middle of the asshole lobby. For a solid asshole hour. None asshole said a thing.



It was quite asshole week, she said. So, she decided to write down an asshole story about all the assholeness. 

1 Kasım 2015 Pazar

Ayın 5 Şarkısı

Araya seçim meçim girdi o yüzden bu yazı gecikti biraz. Amk seçimin. Ayrıca bir daha size hesap veren sizin gibi olsun zaten.


1. Laleh - Speaking of Truth

Geçen aydan itibaren dinlemelere doyamadığım bir şarkıydı. Ay sonuna doğru bay geldi ama merak etmeyin.




2. The Daydream Club - Soundwaves of Gold

Bak bundan hala bay gelmedi. Ama şansını zorluyor.



3. Allman Brown - Rivers

Bundan hiç bay gelmez. Mükemmel bu.



4. Last Lynx - Curtains

Bundan gelebilir de gelmeyebilir de.



5.Marjan - Kavire Del

Bu da durup durup bay getirse de arada bir hortlayıp biraz daha bay getirebiliyor.



Not: Liseliler bilmez bir Mansur Yavaş vardı, hakkını yeyip belediye başkanlığına oturmuştu i nokta melih. Onun hakkını aramadınız diye bunlar hep. Mansur' un hakkı aranacaktı.

30 Ekim 2015 Cuma

Gariplerin Budapeşte'si

İsterdim ki yurt dışına her çıkışımdan 3 ay öncesinden başlayarak her gün reklam yapayım. Her fırsatta "ay oraya gitmeyi iple çekiyorum, aman gitmeme 5 gün kaldı, oy dönünce ne yapacağım" şımarıklıkları yapayım istiyorum. Ama olmuyor.


Bu sefer gittiğimi videoya çekmek istemiştim, gidip tax free olayından adam gibi bir kamera alıp her şeyi göstermek istemiştim. Ama hiçbir şey planladığım gibi gitmedi.

Onun yerine bol bol hayattaki yerimi sorgulatan manasız hareketlere maruz kaldım. Her boş anım gasp edildi. Eşek gibi çalıştım, bol bol trip yedim. Bok gibi bir haftaydı anlayacağınız.

Şimdi ben bunun nesini videoya çekeyim de koyayım? Bunun nesini anlatayım insanlara? Bariz kötü geçen bir haftanın ardından hala kötü devam eden bir ortamdayım. Bunun nesini özendireyim?


Budapeşte' de gördüğüm yerler: Otel, Fuar yeri, Konser yeri, tekrar otel, bir heykel, bir köprü, bir kafe, ama hep otel.

Budapeşte' nin tek bir sokağını gördüm o da ilk gün fuar yerine yürüyerek gitmeyi seçtikleri için.

Dilerim ki ileride bir gün kendi planlarımı yapacak fırsatı yakalayacağım veya yaratacağım şekilde böyle yerlere gideyim. Birinin emir köpeği olmadan, birilerine hizmet etmek zorunda hissettirilmeden... Kalk deyince kalkıp, yat deyince yatma olmadan.

Çok feci bir ders aldım hem kendimle hem de etrafımdaki insanlar ile alakalı. Bunun dışında anlatacak hiçbir değerli anısı olmadı Budapeşte' nin.


8 Ekim 2015 Perşembe

Hazımsızlık

Memleketin en büyük sorunu nedir?

Görgüsüzlük?


Ya da daha kötüsü denilen sonradan görmelik?



Her türlüsünden faşizm?



IQ eksikliği?



Hazımsızlık.



Hazımsız insan hırçın olur, kıskanç olur, dedikodu yapar, bok atar. Her daim başarısız olduğunu ve birilerinin ensesine bineceğini düşünür. Zaten yapmakta olduğun işi yapman için seni odasına çekip azarlamaktan keyif alır. Bir halka ait olduğunu düşünemez, ezildiğine inanır. Bir halkın kendisiyle eşdeğer bir hayat yaşamadığını anlamaz, ezik olduklarını düşünür. İzin istemen gerektiğini düşünmeni ister. Önceliklerini ona sormadan gerçekleştirmen ona batar. Sen kimsindir, bu nasıl bir özgüvendir? Ne yapman gerektiğini söyler ama sen salaksındır, dinlemezsindir. Mutlaka onu dinlemen gerekir. Hep bir fikri vardır senin hayatınla alakalı. Dinler gibi görünür ama söyleyeceklerine odaklanmıştır. İletişimin iki taraflı olduğuna inanmaz. 

Hazımsız insanın hep bir derdi vardır. Ve bu dertler her zaman başkalarından kaynaklanır. Tahammül edemez, saygı duymaz. Ama saygı bekler. Tabii oğlum manyak mısın? Bir makama gelir ama hazmedemez götü başı ayrı oynar. Her işi elinde patlar ama sorsan her şeyi mükemmel yapmıştır ama ekibi kötüdür. Pasif agresiftir hazımsız arkadaş. Her lafında bir iğne, batsın bir yere önemli değil kime battığı. Lafını söyledi mi, sen ona bak. Ne kadar cengaverdir o lafı söylediği için ne kadar baskındır, ne kadar kendinden emin patron olduğunu düşünür. 

Mutlu olmayı bilmez Hazımsız. Onu da bok eder. Dertsizlik batar ona. Herkesin burnundan getirir. Başka türlü nasıl davranacağını bilmez.

O yüzden aman dikkat.

28 Eylül 2015 Pazartesi

Ayın 5 Şarkısı

1. The Killers - Mr. Brightside

Hiç kimsenin dinlemediğini iddia ettiği ama herkesin bir Fireball shot ile dilinin çözüldüğü ve bağıra bağıra eşlik ettiği şarkıydı oradayken. Burada da her sabah otobüste dinliyorum.



2. Josef Salvat - Every Night

Orphan Black' in introsunu hatırlatıyor. Hoş şarkı.




3. BØRNS - The Emotion

Ayın sonlarında doğru keşfettim, durmadan dinliyorum.




4. Five Finger Death Puch - Jekyll and Hide

Yine sabahları en çok dinlediğim şey.



5. The Neighbourhood - Sweater Weather

Bu grubun eskilerden Wires diye bir şarkısı vardı pek severdim. Sonra şu Afraid çıkmıştı o da fena değildi ama bir Wires değildi. İşte bu bir Wires idi. Son on günde en çok yaptığım şey bu grubu shuffle' a atıp dinlemek oldu. Zaten toplasan 5 şarkısı var. Tavsiye ederim.

21 Eylül 2015 Pazartesi

SNL Skeçleri Vol.2

Ay başında yayınladığım listenin ikincisi bu. Çünkü neden olmasın?

1.Mokiki

Abartmıyorum 2 hafta bu şarkıyı söyleyerek uyandım.



2.One Direction Concert Line

Paul Rudd ne kadar akıl hastası olduğunu göstermiş burada. Mükemmel.



3.Hypnotist

Keko Joseph keklenirken.



4.Kissing Family

Hayatımda gördüğüm en acayip şey. Bunun serisi var... Ayrıca yine Paul Rudd acayipliği var burada da.



5.Grapes

Ulan çok güzel ya.



6.Japenese Office

3 farklı ülkede aynı sıkıcılık...



7.British Movie

Mükemmel gözlem.



8.Sad Mouse

Yorumsuz.



9.The Mirror

Adam Samberg bir numara.



10.Natalie Raps

No more cici kız.



15 Eylül 2015 Salı

Kafa Karışıklığı

Bundan bir zaman önce bir takım arkadaşlar ile gece gezmesine çıkmışız bu arkadaşlardan bir tanesinin doğum günü sebebiyle. Tabii o zaman yeni gelmişim el diyarından o yüzden çok fazla insanı tanımıyorum. Yanında gittiğim arkadaşları ise 2006' dan beri tanıyorum, yani üniversite yıllarından beri. 


Yeni yeni insanlarla tanışıyorsun, çoğunun adını daha ilk dakikadan unutuyorsun tabi. Normal bir şey zaten hayatımda bir daha görmedim %80' ini. Tanıştığım kızlardan bazıları bir acayipti. Dahil olmadıkları her muhabbeti baltalamak gibi bir gayeleri vardı. Ben de keko gibi "yeni arkadaş yapacağım heey" diye milletle iletişim içerisindeyim.

Kızın biri bozuldu. Tam olarak neye bozuldu hatırlamıyorum. Kendi hazımsızlığı... Döndü bana sen kimsin der gibi "Ben onları tam 2 yıldır tanıyorum" dedi arkadaşlarım için. Ben de "İyiymiş" dedim. Başka bir şey söylemedim. Sonra ısrarla kız "Sen nereden tanıyorsun, ne zamandır görüşüyorsunuz" dedi.

Ben arkadaşa baktım. "Cevap verebilirsin" der gibi bir baktı. Döndüm kıza dedim "Üniversiteden, 2006' dan beri". Kızın yanındakiler güldü. 


Ulan üstünden nereden baksan 5 ay geçti ben hala o kız neye bozuldu onu düşünüyorum... Niye bozmaya çalıştı. Bazı şeyler böyle çok takılıyor kafama. Özellikle karşıdaki direkt olarak neye bozulduğunu söylemezse...

Arkadaş edinmek için uğraştığımda "Çok uğraşıyorsun" oluyor. Kimseyi s*klemesem de bu sefer soğuk insan diyorlar. Sadece iki uç da değil, arasında davrandığımda, yani ölçülü bir tanıdık olduğumda da bunu bir şekilde yeterli bulamıyor bu ibneler... Ulan ne ayarsız insanlarsınız siz ben anlamıyorum sizi. 

11 Eylül 2015 Cuma

Genç Gösterme

En çok neyden çektin diye sor, beni 18 yaşında gören gavatlardan çektim, derim. 26 ve hatta yazıyla YİRMİ ALTI yaşında bir insanım ulan, daha bugün Starbucks' taki eleman bana "Küçük abla sen ne istersin?" diye sordu.


KÜÇÜK ABLA NE AMK?!!! O ne lan?! Yaşında göstermek için illa götünü çıkara çıkara 12 cm'lik metro altında satılan ayakkabılarla mı gezmem gerek lan hıyar? Senin o beni küçük gören gözlerinin pınarlarını s*keyim ben. Gavat.

Ulan en korktuğum da şöyle 35 yaşına falan geldiğimde pixie cut'lı yanık tenli fırıldak gözlere sahip karılarla bir anılmak olacak. Biri ne zaman küçük gösteriyorsun dese aklıma Pull and Bear' deki 1.40 boyundaki anoreksik, kara tenli, apaçi saçlı, millete "bana küçük gösteriyorsun de ulan" der gibi bakan ablalar geliyor. Ve bunlara diyorlar ya "küçük gösteriyorsun" diye. Onların da amk ben.


Genç menç göstermiyorsun abla, gayet 35,5 gösteriyorsun. Sen sadece içine büyümüşsün ama 18 yaşındaki bir kız gibi durmuyorsun boşuna heveslenme. Belli oluyor bir şekilde.

Anılmak istediğim insan türü bu değil lan! Yapmayın!! Götünüzü kestirmeyin.

2 Eylül 2015 Çarşamba

SNL Skeçleri

Yatıyorum SNL skeçleri, kalkıyorum SNL skeçleri. Yok böyle güzel skeçler arkadaş!!! Dayanamadım listeledim:

1. Disney Housewives

Açık ara farkla favorim. Zaten bir kere paylaşmıştım önceden. Mükemmel ötesi bir parodi.



Ayrıca şu da izlenmeli:


2. Long Island Medium

Bu ablanın bütün skeçleri güzel. Ama ben bunu seçtim.


3. Jebediah Atkinson

Jebediah Atkinson bir efsanedir. Birkaç tane daha var YouTube' dan bakarsınız.


NEXT!

4. Gilly

Kristen Wiig' in en güzel karakteri bu olsa gerek. Bundan da var birkaç tane.


5. Avengers News Report

Ulan askljdhfsldgh..



6. The Dakota Fanning Show

Şu kızın ve ailesinin "ben bilirim" uyuzluğunu herkes fark etmiş demek ki.


7. 50 Shades of Grey Audition

Miley' in Scarlett sesi on numara.


8. J-Pop Talk Show

Bundan da var birkaç tane. İzlenesi.


9. The Beygency

Beyonce sevmeyenlerin başına gelen trajik olaylar silsilesi...


10. It's a Match

"Magic boy" diye anılır daha çok. Gereksiz adam Shia burada on numara.



Ayrıca Jonah Hill' in skeçleri de bir ayrı güzel. Eğer bu yazının ikincisini yaparsam mutlaka koyacağım ondan. Evet evet, bunun ikincisini yapmalıyım.

1 Eylül 2015 Salı

Ondan Bundan Vol.14

Allahım ne kadar mutluyum anlatamam. Artık başımda "ne zaman gerçek bir işe gireceksin" diyen dallama kalmadı!!! Tercümanlığı işten saymayıp, sadece sabahın köründe o trafikte milletin ağız kokusunu çekmenin tam bir iş olabileceğini düşünen akraba ve arkadaşlarımı memnun edebilmenin dayanılmaz hafifliğini yaşıyorum! Herkesin içi rahat edebilir artık, benim de diğerleri gibi kafam beynim s*kilmeye başlandı.

Sabahları işe giderken hiçbir sorun yok. Herkes sakin. Ama o dönüşler? O ne lan?? Ben hayatımda bu kadar görgüsüz insanı bir arada görmedim. Dün bir adam, otobüste muavin parayı vermediğini söyleyince esas bindiği durağın iki öncesini söyledi. "Ben şurda bindim, o zaman ödedim" dedi. Herkesin gözünün içine baka baka yalan söyledi lan! Sonra da belerte belerte gözlerini bize bakıyor, niye bakıyoruz diye. Ulan gavat!!!


Bir de bana hala mantıksız gelen bütün günü masa başında öldürmek. Eeee iş bu demeyin amk kafanızı kırarım. Siz iş görmemişsiniz! İş dediğin gelir, yaparsın vakitlice ve biter! Burda bütün gün oturup ne yaptığımı bilmiyorum lan. Bu bariz iş değil. Bana "seninki iş mi evde çalışıyorsun" diyen bariz HERKES iş nedir bilmiyormuş bunu da öğrenmiş oldum.

Sana gelsin Cuma akşamından pazartesi sabahına kadar yetişmesi gereken 40 sayfa çeviri, ben o zaman göreyim senin işini... Gavat.


Çok gavat dedim, ama hak ettiler.

Patronlar benim dinlediğim müziği ve bu müziğin herhangi bir konserini nasıl aşağılıyorlar anlatamam. Ama "tuzlayayım da kokma" denir ya. Kendi çalıştığı sanatçılar daha kafa s*ken cinsten. Ağabeyimin dediği gibi "Beyin s*kmenin adı müzik olmuş." Aman işte Beyaz Türkler ve entel dantel bok gibi sanatçıları... 

İşte bu yüzdendir ki günün geri kalanında METAAAAL diye gezer oldum. Aşağıda bana katılabilirsiniz:

30 Ağustos 2015 Pazar

Ağustos Hareketi Sonucu

Ay başında gerçekleştirmek üzere 5 maddelik bir "değişim hareketi" koymuştum kendime. Ve bu ay o kadar allak bullak oldum ki, hiçbiri (evet hiçbiri) istediğim ölçülerde olmadı bunların.


1. 1 ay boyunca hiç fastfood yemeyeceğim demiştim. 1 kere yedim, yalan olmasın. O da çok sinirlendiğim bir andı ve kendime karşı koyamadım. Öyle güzel gitti ki, keyfim yerine geldi. Demek bir anda hepsini kesmemek gerek, bünye pert oluyormuş.

2. Pinterest ve youtube' dan hazırladığım egzersizler. Çok iyi başladı, bir ara duraksar gibi oldu ama ay sonuna kadar 3 katı kadar arttı bu hareketlilik. Çünkü artık Cinnah'tan Kuğulu'ya (ve hatta bazen Kızılay'a) kadar sırtımda 5 kilo yükle yürüyorum ve tabii daha bu sadece yürüme ile alakalı olan kısmı işin. Henüz tartılmadım, o bahsettiğim ölçüleri de tekrar ölçmedim. Ama hissediyorum ve ayrıca gözle görülür bir sıkılaşma da var. Önümüzdeki ay bu tempo daha da artacak. Bu hiç beklemediğim bir gelişme oldu işte.


3. Kitap meselesine gelince. Bu ay için 3 kitap okunacaktı. 1. si Nurullah Ataç' ın Diyelim - Söz Arasında adlı kitaptı. Okumalara doyamadım. İkincisi Ahmet Hamdi Tanpınar' ın Saatleri Ayarlama Enstitüsü idi ama tam daha başlarındayken komşumuz okumak istedi ve aldı götürdü. 3. Kitap da Hell's Angels adlı bir kitap, konusunu da tahmin edersiniz. 2 kitap okuyabildim kısacası, Saatleri Ayarlama Enstitüsü daha yeni geldi eve çünkü.

Ama yine de büyük başarı bence!!!

4. Meditasyon yalan oldu onu geç.


5. Bu ay fal da bakamadım. Ulan yüzümü görmedim aynadan bu ay. Ne falı... Bir kere falcı bacıya fal göndremişim 10 gün sonra hatırladım gönderdiğimi...

Öbür ay bakalım bu olaylar nasıl gelişecek. Fastfood yiyebilirim artıkın. Onca yürümeye bence hak ediyorum.

27 Ağustos 2015 Perşembe

Ayın 5 Şarkısı

Selam gençlik. Bu ay da bitti. Ama hayret ki bu listeyi ayın 30' undan önce koyabildim!!!

1) Foster The People - Houdini
Geçen eski mp3 çalarımı bulduğum vakit tekrar bulduğum bir şarkı. Bu gruba özellikle bayılmam ama bu şarkı iyi lan!



2. Bastille - The Draw
Bastille' in ilk dinlediğim şarkısıydı. Millet pompey falan dinleyedursun bu şarkı benim!



3.Alo Wala - City Boy
Dilo bunu nerden buldun diye sormayın. Çıktı işte...



4. The Deep Dark Woods - 18th of December
Geçen yıl en çok dinlediğim şarkılar arasındaydı. Bir ara çok meşhur (4 takipçisi var oğlum boru mu?) spotify listeme ekliydi ama ne zaman ne olduysa çıkarmıştım. Bu ay epey bir dinledim.



5. Hugo - 99 Problems
Esasen bu ayın ilk 5' ine girecek şarkı değil, hiçbir ayın ilk 5' ine girecek şarkı değil ama bu ay fazla müzik dinleyemedim resmen. Çok yorgunum. İdare ediverin.

24 Ağustos 2015 Pazartesi

Morrissey Sapığı

Geçen yıl bir pazarlama dersinde hoca sınıfa David Tseng adlı bir adam ile PR'cısını getirdi. David Tseng, Morrissey' in dünyada en sevmediği insan. Ama kendisi Morrissey' e aşık. Sapkınlık derecesinde. Hoca neden bu adamı sınıfa getirdi, bize ne öğretebileceğini düşündü bilemiyorum. Galiba her türlü manyağı görmemiz gerektiğine inanıyordu. 


Bu herif, gittiği her yerde Morrissey' i takip etmiş, her yerde adamı rahatsız etmiş. The Smiths' ten beri bu durum sürüyormuş, düşün kaç yıl olmuş artık. Daha sonra bir forum açmış Morrissey ile alakalı. Sitenin tasarımı çok acayip, adamın tam ruh halini yansıtıyor. Adam, Morrissey' den bahsederken yüzü aydınlanıyor, her ne kadar Morrissey' in adamdan nefret ettiği konuşulsa da ortamda. 

Morrissey, en son bu adamın konserine gelmesini istememiş, uzaklaştırmış. Yetmemiş, bir tişört giymiş bir konserinde adamı ve adamın forumu yeren bir yazısı olan. Solda pek belli olmasa da direkt sitenin adı yazmakta orada. 

İş nerede daha kötüleşmiş peki? Adam kendine bir PR tutmuş, tam o noktada. Adam bir kadına ne kadar mantıklı işler yaptığını ve ne yaparsa Morrissey' in kendisini seveceğini söylemesi için para veriyor! Kadın da bunu sonuna kadar kullanıyor doğal olarak. Şu Soma' da gazetecilere çemkiren bir kadın vardı basın toplantısında, hatırladınız mı? İşte bu kadın da onun bir benzeri.

"Sence bu kadar üstüne gitmen normal mi" diyor biri adama sınıfta. Kadın çemkiriyor "Senin bunu sormaktaki amacın nedir?" diye. Adam da böyle bir şişiyor görmen lazım...

Morrissey adamdan ne kadar nefret ettiğini her türlü biçimde ortaya koymuş. Adam bundan gurur duyuyor. Morrissey beni biliyor, biz birbirimizi çok iyi tanıyoruz falan diyor. Morrissey yüzüne tükürse (ki galiba zaten tükürmüş) adam çok şükür diyecek kafada. 

Allah hayranın da akıllısını versin.

21 Ağustos 2015 Cuma

İş

Müjdemi isterim!!!!11 İş buldum uleyn!


İyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum. Ben hala biz vazgeçtik derler diye bekliyorum. Tek görmediğim piçlik o kaldı çünkü iş ararken.

Eee Dilara ne yapıyorsun burada mesai saati?

Ya da ben size sorayım, sizin mesai mesai dediğiniz bu muydu? Hiçbir hareket yok la!


Neyse işte kısmet bunlar. Kaderde booking agent olmak varmış yani sonunda...

16 Ağustos 2015 Pazar

Müzik Dünyasından Gereksiz Haberler

Daha demin can sıkıntısından bazı sitelere bakayım dedim. Bazılarını sizinle paylaşmaya karar verdim. Tabii başlığa rağmen bu yazıyı okumaya çalışan arkadaşları da ayrıca tebrik eder, gözlerinden öperim. 

Thom Yorke 23 yıllık sevgilisinden ayrılmış. 23 yıllık sevgili nasıl oluyor ulan? Nikahlı olmadığına emin misin? Baksaydın bir yerlere belki saklamıştır kadın nikahı? Bir de 2 tane çocuk yapmışsın. Hala sevgilim hala partnerim... Böyle deyince boyunuz mu uzuyor ne oluyor? Adeta bir Ayşe Arman... Bu İngilizlerin acayip halleri öldürüyor beni. Ya gider 17 yaşında nişanlanır hemen evlenir ya da gider 2 çocuk yaptığı 20 yıllık karısına "partnerim o benim, sevgiliyiz biz" der. 


Skrillex ve Diplo, Arcade Fire' ın solisti ile albüm yapacak kadar materyal toplamış. Benim de aklıma hemen şu soru geldi: Diplo kim lan? Youtube' dan aratınca karşıma Bart Baker' ın parodileri geliyor. Ve hatta hemen atayım. 



Bart Baker' ın en iyi işi değil kesinlikle... 

Bir ara bir yerde "world music" denilen terim ile alay eden bir cengaverin harika bir listesi geçmişti. Aradım ama bulamadım, eğer bulursam sizin için o listeyi paylaşırım burada. Adam "Americana", "Brit" diyorsun da diğerlerini niye world music deyip geçiyorsun ey gavat, diyordu müzik endüstrisine. Aslan parçası...



mic.com diye bir site var. Ergen feministlerin yürüttüğü bir site. Feminizm veya eşitlikçilik ile bir alıp veremediğim yok. Ama bu site feminizmi Kardashian' lar, Taylor Swift ve bunların ekürileri ile destekliyor. Böyle bir mantıksızlık daha görmedim. Siteye göz atarsanız ne dediğimi anlarsınız. 

İnsanların tüm yazıları şöyle ilerliyor: Eşitlikçilik, kültürel normların yıkımları, Kardashian götü, daha fazla feminizm, hiç kimseye bir yararı olmamış gereksiz bir ünlünün eşitlik üzerine sözleri, biraz daha Kardashian götü, biraz Bruce Jenner suratı, daha fazla eşitlikçilik...

Sizin yapacağınız işi s*keyim...
Bu kadar. Dağılabilirsiniz.


11 Ağustos 2015 Salı

Özgür Sanatlar

Havaymetyormadır dizisindeki uyuz herif bir film yapmıştı geçen yıllarda. Kendi gibi uyuz bir filmdi. Ayrıntılara hiç gerek yok.

Filmin adı "Liberal Arts". Hatta ecnebiler genelde tam adı olarak "Liberal Arts and Sciences" olarak kullanır o fakülte adını ifade etmek için. Tam Türkçe' si Sosyal Bilimler Enstitüsü olarak geçer birçok okulda. 


Ben birazdan diğer tercüman arkadaşlara da soracağım, liberal arts denince akıllarına tam olarak gelen ifade nedir diye. Ama gayet eminim, liberal arts' ın Türkçe' deki karşılığının sosyal bilimler olduğuna. 

Türkçe' ye nasıl mı çevrilmiş? "Özgür Sanatlar". 


Hayır, acaba gerçekten amacı neydi bunu böyle çeviren kişinin. Tam olarak ne anlatmak istedi. Latincede artes liberales diye geçen bu tanım, özgür insanlara ait olan sanatlar olarak çevriliyormuş, yine burada özgür olan sanat değil ki.

Şimdi aklımda 3 soru var.

1) Bir sanat nasıl özgür olur?
2) Özgür olmayan sanatlar nelerdir?
3) Bu adam ne kadar maaş alıyor?

7 Ağustos 2015 Cuma

Hayırlı Cumalar?!

Kedimizin gelmesi ile beraber daha sosyal ortamlara akmaya başladım. Apartmanın whatsapp grubuna katılma şansızlığına yakalandım. Allah kahretmesin! Yok böyle bir muhabbet. Sürekli sessizde o grup, ama arada bir kedi için bir şey yazmaya giriyorum, beynim eriyor. 


Ne kadar 50 yaş üzeri "paylaşalım acil" konulu yalan dolan haber varsa, ne kadar din iman allah içerikli gereksiz yazı varsa, aralarında yarış varmışçasına paylaşıyorlar!!! Günde en az 10 tane böyle mesaj geliyor ulan. Ve bu sadece bir gruptan geliyor. Bireysel olarak atanları hiç saymıyorum. 

Hadi, tüm bu saçma sapan mesaj çöplüğünü geçtim, bir de her hafta cuma günü çekilmez bir çile var. Birisi bir başlıyor "Hayırlı cumalar" diye, otuz tane mesaj "Hıyırlı cımılır hıyırlı cımılır"... Azalarak bitin ulan. Her hafta aynı muhabbet baştan sona hiç çekilir değil.


Son olarak da bunu bireysel olarak yapanlar var. Adamlarla tek muhabbetimiz o cumanın ne kadar hayırlı olması gerektiği ile alakalı. Her hafta bir tek bunu yazışıyoruz. Valla birisi uzaktan okusa bunlar birbirlerine şifreli bir şekilde haber taşıyor der. Resmen hayatta kaldığımızı "hayırlı cumalar" ile kanıtlıyoruz. Tek bir vatsap sohbetim bile var sadece Hayırlı Cumalar' dan yazılan.