Şu yazıyı buldum derinlerde bir yerlerde. Nasıl gözümden kaçmış acaba? Eski biraz.
* Daha demin çevirdiğim şeye şok geçirdim. Bu hem İngilizce hem Türkçe gazetelere ilan veren şirketlerin nasıl işe alım yaptığına dair. İlk önce ilan veriliyor, sonra CV' ler toplanıyor. İlk elemeden sonra mülakata başlanıyor ve en son da yazılı sınav ile son karara varılıyor. Çok basit ve hilesiz duruyor değil mi? Esasında neler oluyormuş? Bir iş için reklam verince yüzlerce başvuru alıyorlar. İşe alım yapılacak bölümdeki adam yüzlerce adamın CV' sini okumak istemediğinden bunları çalışanlarına dağıtıyor. Çalışanlar kendilerine rakip gördükleri en iyi CV' leri saklıyorlar. Ortalama CV' ler İK bölümüne gönderiliyor. İK bölümü o arada kendi tanıdığı adamın CV' sini bu dosyaya ekliyor ve bir mülakat düzenleniyor. Mülakatta bu adamlara iltimas geçiliyor. En son yazılı sınav var ve bu sınav soruları işe alım yapılacak bölüm ile alakası olmayan İK bölümü tarafından basitçe hazırlanıyor. En sonunda kendi istediği adamı işe sokmuş oluyor. Hadi bunu da açıkla Hürriyet İK! Bütün hayat enerjim çekildi amk...
* Büşra' nın lisedeki halini hatırladım birden. Ufak sırt çantasını, at kuyruğunun her daim ne kadar süper durduğunu, kollarını kavuşturup yavaş yavaş yürümesini, kalemlerini, şiirlerini, mektuplarını... Hala saklarım onları.
* İnsanın kendi sınırlarını bilmesi iyi güzel de etrafındakilerin sürekli onu zorlamaya çalışması kötü. Bir şey biliyoruz da söylüyoruz. Yok ille kendisi test edecek, onaylayacak. Gerizekalı.
* Geçen dönem, Hukuk hocam çok güzel bir şey söylemişti. Dünyada yapılan bazı işler var hani insanlar "Ama o da yaptı" diye savunabiliyor ya. Neyin mazeret neyin hak olduğu ile alakalı bir konuşmaydı onunki. İnsanlar karıştırıyor. Kendine hak görüyor ya bazı şeyleri (bkz. polislerin at gibi davranması), aradaki farkı anlayabilmek çok önemli o yüzden. Kendini savunmak için mazeret üretmek ile neyin hakkın olduğu kıyaslaması. Melih Gökçek mazeret sunuyor sürekli mesela. Mansur Yavaş hakkını savunuyor. Anladınız aradaki farklı. Memleketimizde mazeret sunarak kendini haklı çıkaracağını sanan dalyaraklar çok ne yazık ki. Haklı olan adam her şekilde haklıdır. Mazeretler seni haklı çıkarmaz. Sadece kendini kandırırsın. İnsanları oyalarsın. Sonuç olarak iki şey var: Mazeret ve hak. Hangisinin ardında durduğunu iyi bilmeli insan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder