26 Şubat 2011 Cumartesi

Bit Pazarından Cin Toplamak

Bak sana bir şey anlatayım: Ben bu cinleri nereden topladım?

Yapın gereği bazı kıt beyinlilerin hayal gücünün bile yetmediği şeylere hevesleniyorsan, sen cinlisindir.

Arkadaşlarına gereğinden fazla değer verip, karşılığında 3 günlük insanları senden daha çok sevdiklerini görüyorsan, cinlenirsin.

Bloguna yazdıklarını çalıp prim yapanlara rağmen 2 kişinin seni takip etmesi, onların da birinin 10 yıllık kankan ve diğerinin de abin olması seni cinlendirebilir.

Face'teki 520 arkadaşın (çoğu da gerçektir yani, müzik tayfasını saymazsak, arkadaşlarının ex aşklarını saymazsak ya da birilerini saymazsak işte..) sadece 2 sinin paylaştığın şeyleri beğenmesi de seni cinlendirir.

Boktan Nihat Doğan aşağılamaları ya da boktan şarkıları paylaşmazsan, cinlisin demektir.

Site adminlerinin kıçlarını öpüp kendine ortam yapmıyorsan, cinlisindir.

Eller havada değilse cinlisindir.

İnsanları uzaktan izleyip sadece gözlemine dayanarak yorum yapıyorsan ve bu yorumlarında doğruysa, cinlisindir.

En çok da senin hayalini gerçekleştirmeye kalkanlar seni cinlendirir. Bir de, kıt hayal gücü olan insanlar. Ne senin için ne de kendileri için daha iyisini düşünmezler. İstemezler. "Ben sıradanım, sen de öyle kal" derler.

Kendine güvenmeyen kız arkadaşların seni cinlendirir. Seni, hoşlandıkları insanlardan kıskanan kıt güvenliler. Senin birilerini sevmene rağmen başkalarının aşkına göz dikebileceğini düşünenler...

Bunu yapan bir zamanlar çok yakın arkadaşlarınsa cinlerin sayısı iki katına çıkar.

Kısacası, bir ortamda yerin belli değilse, sen cinlisindir.

Mesele o cinlerle mutlu olabilmek. Ben yıllardır onlarla yaşıyorum. Onlar sayesinde başkalarının ortamında çerez değilim; kendi ortamımda milleti çerez ediyorum. Kazandığım cinler sayesinde kim iyi kim kötü rahatlıkla görebiliyorum. Böyle şeyler dostlar başına...

24 Şubat 2011 Perşembe

Mr. Sandman'in işleri bunlar No:1


Eveet.

Öyle evet diyesim geldi. Bazen gelir, hiç içimde tutmam. Niye tutayım, içim şişer mazallah... Sonra neymiş evet dem..

Efenim, bilmeyenler için söyleyeyim. Çok garip rüyalar görebiliyorum bazen. Zamanında Sandman'in işi düştü bana bir konuda, yardımcı oldum, o da sağolsun hiç boş bırakmaz, her gece bir atraksiyon ayarlar. Ben de bir zamanlar Karmen'in dediği gibi bunları yazmaya karar verdim. Başlıyorum hemen.

Bunu dün gece gördüm. Bizim evde bir düğün telaşı var. Herkes koşuşturmada, sürekli bir meşguliyet. Tuvalet boş kalmıyo falan.. Bir sürü tanımadığım adam var. Herkes mutlu ama baya baya... Sonuçta düğün evi. Gene artık kim evleniyorsa... Kesin yine bir kuzen falandır. Neyse... Bir odada Bülent Ersoy tek başına oturuyor. Gidiyorum yanına diyorum neden hazırlanmıyorsun Bülüş? Aynen Bülüş.. Herkes seni bekliyor, hadi hazırlan çıkalım hep beraber. Bak eğleneceğiz, her zaman olmuyo bu düğünler falan..

Bülüş meğer çok kızmış birilerine, gitmek istemiyor. Ama ben çetin ceviz tabi, yılmadım, vazgeçmedim onu götürmeye razı ettim. Zorla üst giydirdim. Straplez, altın renkli pulları olan mini bir elbise giydirdim Bülüşe. Saçlarını yaptım, makyajını yaptım, evet bunu uzun uzun yaptım rüyamda. Sonra Bülentle aramız iyi tabi bizim, baya bir muhabbet, gırgır, neler neler... O da benim saçımı ve makyajımı yapıyor. Üstümü giymek için odama gidiyorum ki ne göreyim?!

Birisi odamdaki karikatür kolajını yırtmış parçalamış. Ben bir sinir, bir sinir.. Çıkıyorum odadan, içimden bir Hulk çıkmasa da onun kadar öfkeyle "Bunu kim yaptı ulaaaaaaan eliniz kırılsın e miii defolun evimdeeeeeeeeeeeeeeeeeaaaaaaaan" diye gürlüyorum. Herkesi kovuyorum evden. Bülent hariç. Bir ağlıyorum bir ağlıyorum anlatamam. Yüzüm kıpkırmızı oluyor böyle dışarı çıkacak halim kalmıyor. Bu sefer Bülent gelip beni teselli etmeye çalışıyor.

Boşver, diyor, bir kağıt parçası. Ben ağlıyorum o bir kağıt parçası değil, onu oraya koymak için ne kadar uğraştım diye. Böyle sikik bir muhabbetin üstüne kapı çalıyor. Bülent diyor ki işte geldi, hadi hazırlan gidiyorsun. Ben gitmem diyorum o gidersin diyor, bir ton iş. O sırada kapı hala çalıyor. Neyse gidip açıyorum oflaya poflaya. Simon Baker gelmiş. Gayet suratsız bir halde "İki dakka bekle sen şurda geliyorum." diyorum odama gidiyorum. Simon da Bülent'e soruyor noldu ya diye. Bülent boşver diye başını sallıyor. Ben bunları hep görüyorum.

Sonra Simon'la çıkıyoruz evden. Tüm katları tek tek iniyoruz, her katta iki kapı var onlara bakıyoruz falan. Bir numaralı dairede de "HULK İŞLETMECİLİK" diye bir tabela var. Simon pis pis gülüyor, ben ona sinirle bakıyorum. Sonra ben de gülüyorum bokumda boncuk bulmuş gibi. Filmlerde öyle olur ya. Apartmanın girişinden güle oynaya çıkıyoruz.

Bir sonraki rüyaya kadar sıhhatle kalın efendim. Bay.

15 Şubat 2011 Salı

En Çirkin 10 Türk Dizisi Aktörü

Devrik başlığım aslında çok şey anlatmakta. En çirkin olan diziler mi adamlar mı ben bile anlamadım! Baştan söyleyeyim zevkler tartışılmaz. Dava etmeyin beni aktörler! ! !

10. Tolga Karel

Yaprak Dökümü'nün Oğuz'u. İnsanlara yakışıklı diye yutturulmaya çalışılan, bir dönem çoğunluk erkek nüfusunun kafasını yolunmuş tavuğa döndüren garip bir saç stiline sahip olan, kötü rolünün hakkını iyi veren ama sonuçta çirkin olduğuna inandığım kişi. Bu resimde de geleceği çok parlak çıkmış. Hayatta başarılar.





9. İbrahim Çelikkol

Karadağlar'daki Gül Ali. Bazen ne yapsan olmuyor bazen... I Ih... Nayn davut. Olmamış. Kısa saç ve bıyıkla belki..









8. Halit Ergenç

Çok popüler bir insan, dizileri de hakkaten güzel. Hepsini izledim sanırım (Aliye hariç. Onu da şimdi veriyor zaten yine. Sabah kuşağına bakarsanız bütün dizilerini veriyor her bi kanalda. Kaçırma imkanınız yok gibi.) Ama renkli gözlü olmak o gözlerin iki ayrı noktaya baktığını örtmüyor be Mistır Ergenç. Ayrıca her yeni dizisinde saçlarının arttığını düşünmüştüm ama bu sabah kuşakları dizileri göz yanılmasına düştüğümü kanıtladı. Sülüman sınıfta kaldı.


7. Bülent İnal


Bitmeyen Şarkı adlı dizide Bergüzar Korel'le başrol paylaşan abi. Ağır abi, havası var ama gene de Berg nerde o nerde... Olmamıııııış... Bir tek adımı doğru söyleyen nadir insanlardan birisi olmasıyla severim kendisini.





Şimdi burada bir ara vermek istiyorum, şimdiye kadar saydıklarım çoğu insan tarafından hoş kabul edilen erkekler. Ayrıca yaptıkları işleri az çok severim. Ama bundan sonrakiler tam Allahlık...

6. Tamer Karadağlı



En kötüsü de kendini gerçekten bir şey sanan insanlar... Pehey..








5. Kutsi



Yorum yapsam mı yapmasam mı bilemedim. Doktorlarda oynuyor bilmeyen varsa hani şeyediyim..








4. Özgürcan Çevik

Aklınıza Özgür Çevik gelmesin, zira kendisi dizilerde en yakışıklı sayılabilecek 2 adamdan birisidir ( <3 ). Bu Özgürcan Çevik, Türkan'da oynayan adam, Türkan'ın kocası Orhan hani... Tekrar diyorum kimsenin oyunculuğuna emeğine bir şey dediğim yok. Çirkinler...






3. Serhan Yavaş



ATV'nin UNUTULMAZ yavşaklığının başröl (!) oyuncusu. 2 kız kardeşin aynı adama aşık olma yavşaklığının bir ürünü olan dizide iki kız bunun için mi birbirlerini kırıyolar diye düşünmeden edemiyorsun. Sonra kızların tipi geliyor aklına, susuyorsun.



2. Murat Ünalmış


Ün almış kıl aldırmamış.. Yine iki kardeş falan var sanırım izlemedim diziyi hiç. Enboleyn allah bin belanı versin, her şeyi senle kıyaslıyoz! Fragmanlardan anladığım kadarıyla bir sekizinci henri meri boleyn en boleyn aşk üçgeni gibi bişi heralde. Tek bir farkla. 8. Henriyi filmde Eric Bana, dizide Jonathan Rhys Meyers oynamıştı. İkisi de taş gibi adamdır.

Veeeee 1 Numaraaaaaaaa.

1.Erkan Petekkaya


Bu adam hakikatten çok iyi bir oyuncu. Bir insan ancak bu kadar iyi bir angut tiplemesi çıkarabilir. See you soon Aligaptaaaaaaaaan!!!!!!








Bu arada ali kaptan yazınca gugıla ilk çıkan resim de süper sdfd xD Bu çocukta da ilk 10 a girebilme potansiyeli var.




Bazen çok kırıcı olabiliyorum, evet..

11 Şubat 2011 Cuma

En İyi 10 Dizi Intro'su

Helöv genşler, size kısıtlı, kıt dizi arşivimin içinden seçtiğim en sevdiğim introları listeledim. İçimden geldi. Hemen başlıyorum.

10. Pretty Little Liars

Bu salak diziyi çok fazla boş vaktim olduğu ancak yapacak hiçbir şeyimin olmadığı zamanlarda açıp izliyorum. Tam bir no brain activity. (o kadar strong bi presence i yok) Zaten diziport falan o kadar yavaş yüklüyor ki her seferinde, ilk partı zorla bitirip ikincisi dolmadan sıkılıp kapatıyorum. Pokemon besliyorum. Bana ne Alison'mış, Hannah'mış falan. Ama dizinin girişini güzel yapmışlar şimdi, yiğidi öldür hakkını ver. Noluyo lan ölü süslüyolar diyorsun.




9. Bewitched

Çocukkene herkesin izlediğine inandığım güzelim dizi. Özellikle Dick York'un, Elizabeth Montgomery kaybolduğunda yüzünde oluşan mal ifade (gerçi adamın kendi ifadesi o) çogzel.




8.The Tudors

Her sezon Henry yaşlanıyor tabi burda ama daha ilk sezonun introsu en iyisi. Daha ilk saniyelerde gözü dönmüş azgın pis Henry nin Natalie Dormer'ın cicolarına bakması falan efsane. Adamın 4 sezonluk niyetini anlatıyor. Ha bir de nerede Suffolk Dükü nerde Pargalı İbrahim T_T... Pehey..



7. Sons Of Anarchy - "Curtis Stigers & The Forest Rangers - This Life"

Pis motorcu insanlar falan var dizide. Pek bir güzel. Girişinde de dövmeler cana geliyor. Ha bir de dizinin bir kısmı Kuzey İrlanda'da geçmişti, o zaman içine s*çmışlardı şarkının. Gerçi döndüler Amerika'ya. Şükür.

PS: Kimse zahmet edip düzgün intro yu koymamış. Ben de Kuzey İrlandalı introyu koymak istemedim, onun yerine şarkının tam halini koyuyorum. Zaten oturup izleyin, kendiniz görün. Terbiyesizlik etmeyin, adam gibi bir dizi izleyin.



6. Firefly

Başrolde oynayan adam çok gıcık olsa da en sevdiğim dizilerden birisidir. Garanti giriş müziğinin bunda etkisi vardır. Yoksa ne oturup izleycim mal gibi herif, zaten dizideki adı da MAL. Çok ciddiyim.



5. Haven

Baştan diyeyim bu dizi gerçekten güzel. (Gerçi Eric Balfour'un çemçük ağzına katlanamıyosan izleme.) Öyle tahmin ettiğiniz gibi sıkıcı polis dizisi değil. Bütün kasaba halkı gone wild! (strong presence) Stephen King'in The Colorado Kid'inden uyarlanmış, fantastik bombastik bir dizi. Girişi de çohzel.



4. House M.D.

Bütün özenti bebelerin ağzına laf veren bir şarkısı olsa da House M.D. nin introsu güzel. Ara ara sıkılıp kendileri değişiyor şarkıyı ya da doaaang diye bir efektle direk House M.D. yazısını verip bölüme geçiyorlar ama öyle de seviyoz biz onu. Yeni kızı şutlamanı dört gözle bekliyorum Hauz.



3. True Blood

Aslında bu son 3 şarkı için çok kararsız kaldım. Hepsi gönlümde birinci <3. Köylü kızı Sookie ( Ov Sukiie çık çıkıı), aman Sookie, canım Sookie.. Tenhalarda menhalarda



2. Lie To Me

Laytumi en sevdiğim dizidir şu anda. Umarım devam eder, keserler diye 3 nokta 5 atıyorum. Lie To Me'nin en güzel yanı Tim Roth'un aksanı, Emily'nin cinliği ve intro şarkısı. Brand New Day. Şu anda One Hit Wonder gibi görünmekte.



1. That 70s Show!

Veeee bir numaraaa. Kesinlikle bu olmalıydı! Lafı bırakıp videoya geçiyorum beyb.



Guddey... Ased guddey!

7 Şubat 2011 Pazartesi

Döğüşmek vs. Değişmek

Konuştuğum herkesle kavga etmek gibi güzel bir huyum vardır.

Yoo.. Aslında herkesle kavga etmiyorum. Düşününce kavga etmediğim birkaç kişinin varlığını fark ettim.

En son en yakın arkadaşımın, ben Polonya'dayken millete benim hakkımda yavşakça konuşması yüzünden kavga etmiştim, sanırım. O zaman da insanlara zarf atıp ağızlarından laf almayı yeni öğrendiğim zamanlardı.

Pehey.. Yalan dünya.

Artık çok kavga etmiyorum. Çok pas atıyo insanlar ama gene de bir şekilde tutuyorum kendimi. Çoğu zaman yani.. Bir ilham geldi, bir şey oldu anlamadım. İnsanların küfrü haketmesi benim onlara küfretmem gerektiği anlamına gelmiyor, onu anladım sanırım. Her şeye atlamıyorum, o zaman daha eğlenceli oluyor. İşler daha garipleşiyor, bir sürü olay dönüyor orada.

Susup beklersen, kendilerini bok gibi döküyorlar ortaya. Tavsiye ederim. Evet, tüm yazının amacı bu son cümlelerdi.