23 Mayıs 2015 Cumartesi

Ayın 16 Şarkısı

Bu ay sizlerle farklı bir şey paylaşmak istedim. Şimdi biliyorsunuz, geçen ay en çok dinlediğim şarkılar arasında Faun' dan bir parça vardı. Ama benim bünyem bir ay tek bir folk grubu şarkısı dinlemekle duracak bir bünye değil. Folk şarkıları bünyemden atmak aylar alıyor. O yüzden size bu ay sadece Folk gruplardan şarkılar paylaşacağım. Afiyet olsun.

1. Ensiferum - Eternal Wait

2. Faun - Tanz Mit Mir

Bu şarkı normalde daha uzun. Ama uzun halinin klibi yok. Çok fazla klipsiz şarkı var, o yüzden değişik olanı koymak istedim.

3. Omnia - Fee Ra Huri

4. Ensiferum - One More Magic Potion

5. Die Irrlichter - Black And Gray

6. Skyforger - Gatavs Biju Karavīrs

7. Estampie - Disse Mi

8. Die Irrlichter - Wassernann

Bu grubun düzgün kayıtlarına ulaşmak bile çok güç. İşte Spotify olsaydı... Neyse.

9. Ensiferum - Smoking Ruins

10. Clannad - Siobhan Di Dhuibhir

11. Schandmaul - Willst Du

12. Garmarna - Vedergällningen

13. Jon Faukstad - Finngjenta, Vals

14. Kalende Maya - Villemann Og Magnhild

15. Valravn - Seersken

16. Faun - Des Wassermanns Weib

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Kaçırılan Klipler

Çok fazla klip izlediğim söylenemez, televizyona çok fazla bakmıyorum. İnternetten de radyo diye bir şey var - SPOTIFY- oradan dinliyorum ne dinleyeceksem. Ama geçen aklıma takıldı, severek dinlediğim bazı şarkıların kliplerini aramak geldi içimden. Nasıl yönetmenlerle çalışmışlar bilmek istedim. Şimdi de sizlerle onu paylaşıyorum:

TV On The Radio, “Happy Idiot”

Danny Jelinek tarafından yönetilmiş. Doktor Who' dan tanıdığımız Karen Gillan var klipte. Ben bu şarkıyı dinlerken "tam araba şarkısı" diye dinlerdim yalnız.

Ariel Pink, “Picture Me Gone”

İnsanlar manyak. Bunun yönetmeni de Grant Singer.

Perfume Genius, “Queen”

Cody Critcheloe tarafından yönetilmiş.

Tweedy, “Low Key”

Bu enteresan işte. Nick Offerman yönetmiş. Holivud abileri var. Bu kadar az izlenmesine çok şaşırdım.

Spoon, “Do You”

Fark ettiğiniz üzere, geçen yılın en ağır teması arabalarda kafayı kıranlarmış. Yine de azraille satranç olayını aşmış olmalarından dolayı çok memnunum. Yaşasın ecnebiler. Hiro Murai, bu klibin yönetmeni, geçen yıl bir sürü başarılı işe imza atmıştı bu arada.

BONUS: Too Many Cooks (Beyin yakar)


Uyarmadı demeyin.


11 Mayıs 2015 Pazartesi

Yazım Geldi

* Dünya dışında maden avına çıkıyormuşuz. Türkiye olarak değil tabii ki. İnsanoğlu olarak. Diyorlar ki asteroitlerde mükemmel boyutlarda madenler varmış. Bunu duyan para babaları uzaya olan yatırımları arttırıyormuş. Düşünsene on yıl sonra, uzay için yapılan yatırımların ne kadar artabileceğini. Ya Hakk, Star Trek is coming! 


Resimde orta boyutlu bir asteroitin ne değerlere denk geldiği gösterilmekte.

* Şöyle bir videoya denk geldim. Çinli bir üniversite öğrencisi yapmış.


* BP' nin Meksika körfezinde okyanusa sızdırdığı petrolü hatırlayan var mı peki? Bir ada vardı, artık yok mesela. Pek bilmeyebilirsiniz bu adayı ama üzerindekiler ile çok büyük bir öneme sahipmiş ada. Şimdi hepsi gitti.


Ama adamlar özür dilemişti değil mi? Benim aptallığım, unutuyorum...



Öyle bir geldiler, yazayım dedim. 

7 Mayıs 2015 Perşembe

Mini-Me Sia

Sia, geçtiğimiz yılın ilk aylarında Amerika müzik piyasasında adını bir besteci olarak değil, bir şarkıcı olarak duyurmak için yeni bir albüm çıkardı. Sia egzantirik bir insan. Birlikte çalışması zor, amacını anlamak daha zor. Ama net olduğu bir konu var. O da yüzünü göstermemek.

Sia bütün pazarlama planını yüzünü göstermeme temeli üzerine kurdurdu. Çıktığı hiçbir programda, hiçbir tanıtımda suratını göremezsiniz. Arkasını dönüp öyle oturuyor. Onun mantığına göre, yüzünü göstermemek makbul. Ona göre şan şöhret, sanatçının yüzünü ve görünüşünü gerektiren bir şey. Dergi kapakları, albüm kapakları, hayranlara ulaşmak için açılan internet sayfaları vesaire...


Ama daha önemlisi, Sia' nın bu hareketinin ne kadar işe yarar bir pazarlama taktiği olması. Çünkü insanlar televizyona baktığında, internette gezindiğinde karşısına yılışık yavşak ünlüler çıkıyor. Her fırsatta gözümüze gözümüze sokulan Kanye'ler, Kim'ler, Beyonce' ler var etrafta. Bu insanların oluşturmuş olduğu o irriteyi göz önünde bulunduruyor Sia. Bu taktik çok dikkat çekti arkadaş.

Yüzünü özellikle görmek isteyen tabii bakar ama Sia suratını hayranlarına itelemiyor. Kendine bir "mini me" yaratmış, Maddie Ziegler adında bir dansçı kız. Ufak tefek, o yaşta şöhrete sahip olan her bebe gibi şımarık bir çocuk. Herkes direkt olarak anasına bakıyor, sen bu çocuğu niye bu hale getirdin diye. Tabii bu Amerikan anaları, çocuklarını meşhur etmek için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar ama bu demek değil ki çocuğu kullanıyorlar. Bu çocukların sendikaları, gözetmenleri, terapistleri, kısacası her şeyleri var. Adamların sınırları, kuralları var. En azından Maddie' nin var.


Neyse işte, mini-me Sia, kliplerde ten rengi bir mayo giyiyor, amaç da konsept bir karakterin oturması (imiş).


Bizde Chandelier büyük olay oldu "çıcık ıstısmırı çıcık ıstısmırı" diye, bunu diyen Elastic Heart' ı görünce kalp krizinden ölmüş olmalı. Zira orada dünyanın en sevilmeyen aktörü de aynı şeyi giyiyor. Sia orada ne kafalarda şimdi "ay ne sanatsal, ay ne egzantirik, ne kaa sanat sanat için" diye diye ölmüştür. Milletin ufacık kıza ne gözle bakabileceğinden bihaber "Bunlar ne diyor kuzum" şeklinde dolanıyor. Onca kafadan "pedofilii, yakın bunları" diye linç sesleri gelince çıkıp özür diliyor Sia.

Benim bildiğim kadarıyla Maddie' nin PR takımı, avukatları, sendikası, terapisti, gözetmenleri ve ailesi kızlarının "istismar" edilmesini engellemek için yırtınıyorlar. Bu çocuğun hayatına "istismar" kelimesini sokmak isteyenler sanırım ne çocuk işçilerden haberdar, ne seks kölelerinden ne de savaştan kaçan çocuklardan... Maddie' nin burnu kanasa, tırnağı kırılsa, yapanları diri diri mezara gömecek insanlar var etrafında. Öbürleri piç, öbürleri meh.

Bir çocuğun dans etmesine istismar diyorlar.
Ben bu kız çocuğunun memelerini görüyorum ve aklıma seks geliyor, demek normal oluyor.

5 Mayıs 2015 Salı

Music Messenger

Çok fazla fotoğraf çekme alışkanlığım olmadığını biliyorsunuz. Bir de hele bu fotoğrafları paylaşmamı istiyorlar ki canımı en çok sıkan şeylerden biri de o. Geriliyorum resmen.


Ama müzik paylaş de canımı ye arkadaş! Ben size her dakika paylaşırım onu. 

Müzik sinepçeti diye bir şey var geçen eylül ayında çıkmış. Music Messenger diye bir şey. Arkadaş listemde hiç kimsede bu uygulama bulunmuyor henüz ama ben sabırlı bir insanım. Beklerim.

Snapchat gibi ama şarkı gönderiyorsun. Çok romantik bir şey bence. Daha anlamlı. Tavsiye. Böyle şeyler kullananın canını yerim ya...


Not: Bugün Hıdrellez. Unutmayın.