20 Ekim 2014 Pazartesi

Aydınlanma

Geçen bunca vakit ne oldu nasıl olduysa, bir türlü bir yazı yazmak için kafamı toparlayamadım. O yüzden kusura bakmayın. Bir ara geçenlerde kafam güzelken aklıma harika bir yazı fikri gelmişti ama ayıkınca gitti tabii o fikirler. 


Cumartesi günü tam öğlen 12:30' da bir dersim var. Hoca, nasıl menajer olunur onu anlatıyor. Sınıfta bir sürü yeni insan var daha konuyla alakası olmayan tabii. Bu arada son döneme girdiğime hala inanamıyorum! Resmen okul bitiyor Aralık' ta. 


Cumartesi kalıp derse gitmek bana çok ağır geliyor. Sebebinin gittiğimiz o malum dershaneler olduğuna eminim. Lise sondan itibaren hiçbir hafta sonu eğitim ile ilgili bir mekana gitmek istemedim. Yok dil kursuymuş yok bilmem neymiş... Boğazıma basıyorlar resmen.

Tamam, en azından bu sefer konu güzel, istediğim şeyleri öğreniyorum. Hele daha üç ders oldu ama kimlerle tanıştık kimlerle konuştuk tek tek ifade etmek mümkün bile değil. Hocamız Music Biz alanında epey adı geçen bir insan. 

Perşembe günleri de eskiden ders aldığım bir hocadan ikinci dersi aldım. Pazarlama dersi. Bu aralar feci kafayı takmıştım zaten pazarlama derslerine. Yurttan ayrılan arkadaşlardan bütün kitapları topladım, tek tek okuyorum. Bu hoca da bir kitap yazmış, akıllara zarar. Her satırını tek tek okuyup sindirmek gerek.


Dersler dışında uğraştığım pek bir şey kalmadı. Gelirken ne getireceğime karar vermek, arkadaşlarla vakit geçirmek ve son günleri dolu dolu yaşamak dışında yapacağım bir şey yok.

Şaka maka bitiyor lan! İki yıl uğraştım bunun için. Vay anasını...


8 Ekim 2014 Çarşamba

Urban Outfitters Hastalığı

İnkar etmenin alemi yok, bu hastalığa tutuldum. Urban Outfitters nedir bilmeyenleriniz için anlatıyorum. Urban Outfitters, Amerika' da hipsterların yere göğe sığdıramadığı bir mağaza. Hipsterların tercih edeceği kılık, kıyafet, aksesuar, ev eşyaları, makyaj malzemeleri, saç bakım ürünleri, abur cubur her şey var. Bir dükkana girip saatlerinizi harcayabilirsiniz. Adamlar her türlü ıvır zıvırı bir arada satıyor ki bence mükemmel bir şey. Biraz Beğendik gibi düşün, ama hipster olanı. Sattıkları çoğu şey kendi markaları, ama bir sürü şey sattıkları için türlü türlü markaları da görebiliyorsunuz. 

Şöyle adam gibi param olsa, resmen bütün gardırobumu buradan döşer, bütün evimi buradan dizerdim. O derece hastasıyım. Adamların sattıkları her şey mi güzel olur yarabbi? 

Bu aralar mesela kitaplarına taktım. Çok manyak kitapları var. Edebi değeri olmayan ne varsa satıyorlar bu aralar gerçi. Her yerde bulamayacağın şeyler: Büyü kitabı bile vardı amk. (Evet aldım.)

Ama her güzel şeyin bir kusuru olduğu gibi, bunun da kusuru fiyatları. Çoooook ama çok pahalı her şey. Bir seferde üçten fazla şey alıp çıktığım olmadı hiç. Malumunuz burada feci fakirim ben. Ancak bakıp bakıp iç geçiriyorum. Çok şükür ki bakmak bedave. Beğendiğim her şeyin bir listesini çıkarıyorum. Olur da indirime girerse diye. Girdiği de oluyor, o zaman çok ucuz olmasa da güzel bir fiyata harika şeyler bulabiliyorsunuz.

Benim genelde yaptığım, beğendiğim şeyleri amazon' da aratmak. Mesela Polaroid makinamı bu mağazada beğenmiş ama amazon'da yarı fiyatına almıştım. Muhtemelen plakçaları (ilk resimde görmüş olduğunuz) da aynı şekilde alacağım. Zira dükkanda 140 doları buluyor ama internetten alınca 80 dolar gibi bir fiyat. Tabii bu yöntem her zaman işe yaramıyor. Kendi markası olan şeyleri bulamıyorum doğal olarak. Takılar tokalar, üst baş, ne bulduysan o fiyata.  Özellikle zaten oraya takı almak için gidilir (bana göre). Set halinde yüzükleri, küpeleri, hiçbir yerde bulamayacağın türden şeyler. Mükemmel ötesi ya, tarifi mümkün değil. Elimi attığım her şeye iç geçiriyorum.

Sonra da diyorum ki parasızlığın gözü kör olsun!