Şimdi size bir şey soracağım.
Bir insan düşünün. Acı yemiyor. Korku filmi izlemiyor. Hatta kendini güldürmeyecek, romantik olmayan hiçbir filmi izlemiyor. Kendi kafasına göre onu yemem bunu yemem diye bir kuralı var. Neden diye sorduğunda bir tek "İşte. Sevmiyorum." diyor. Oysa hayatında ağzına koymamış. Denemiyor. Denemek bile istemiyor. Tek yediği şey tatlı, makarna.. orta yollu ne varsa. Radyoda duymasa özellikle açıp dinlediği, sevdiği bir grup ya da şarkıcı yok. Rock metal hiç girmiyorum o konulara. Siyah giymek öcülük zaten. Yeni bir şey denemesi için bir öneride bulunsan kesinlikle karşı çıkıyor. Bildiğin bir konu hakkında bilgi versen kesinlikle yok öyle bir şey diyor. Üç gün sonra kendi bulmuş gibi getiriyor sana.
Hayatında kendini düşündürecek bir tane bile olumsuz şey yok kısacası. Her şey toz pembe, her şey şekerli. Kendini hiç zora sokmuyor.
Ne denir bu insana? Nasıl yaklaşılır, ne söylenir?
Benim aklım almadı bu işi.
24 Mart 2013 Pazar
17 Mart 2013 Pazar
Film Çelıncı
Yapmaam, etmeeeem, tövbeee deyip de bir şans daha vermeye karar verdiğim olaya girişiyorum bu nisanda. Ya kafam çok bozuk olacak toplamam için gerekli olacak ya da çok mutlu olacağım onun için çok keyifli geçecek. (okullar açıklanıyor.)
Zaten çok film birikmişti elimde. Eritmek için güzel bir yöntem. "Daha önceden yaptıysan biz niye görmedik?" diyorsanız Tumblr sayfama bakabilirsiniz. Ama bakmayın yani o derece berbat bir iş olmuştu. Her hafta 3 tane Robert Downey Jr. filmi izlemiştim. Baymıştım epey.
Bu sefer aynı hatalara düşmemek için listemi önceden belirledim. İçinde millete izledim deyip izlemediğim birkaç film de var.
American Mary
Tinker Tailor Soldier Spy
The Big Sleep
Frankenweenie
Looper
The Lion In The Winter
Lawless
Trouble With The Curve
The House Bunny
Casa De Mi Padre
Man Som Hatar Kvinnor
Hotel Transylvania
Moon
Stand By Me
Sinister
Valhalla Rising
The Sessions
This is 40
Paranorman
True Grit
Kramer vs. Kramer
Un Propethe
Wreck-It-Ralph
An American Crime
Vertigo
Killing Them Softly
Snow Angels
The Road
Angels Share
Rise of the Guardians
Bu sefer şu soruları da yanıtlamayı düşünüyorum.
*En sevdiğin karakter
*En sevdiğin sahne
*En sevdiğin dialog
Olur da üşenmezsem film hakkında başka şeyler de yazarım.
Zaten çok film birikmişti elimde. Eritmek için güzel bir yöntem. "Daha önceden yaptıysan biz niye görmedik?" diyorsanız Tumblr sayfama bakabilirsiniz. Ama bakmayın yani o derece berbat bir iş olmuştu. Her hafta 3 tane Robert Downey Jr. filmi izlemiştim. Baymıştım epey.
Bu sefer aynı hatalara düşmemek için listemi önceden belirledim. İçinde millete izledim deyip izlemediğim birkaç film de var.
American Mary
Tinker Tailor Soldier Spy
The Big Sleep
Frankenweenie
Looper
The Lion In The Winter
Lawless
Trouble With The Curve
The House Bunny
Casa De Mi Padre
Man Som Hatar Kvinnor
Hotel Transylvania
Moon
Stand By Me
Sinister
Valhalla Rising
The Sessions
This is 40
Paranorman
True Grit
Kramer vs. Kramer
Un Propethe
Wreck-It-Ralph
An American Crime
Vertigo
Killing Them Softly
Snow Angels
The Road
Angels Share
Rise of the Guardians
Bu sefer şu soruları da yanıtlamayı düşünüyorum.
*En sevdiğin karakter
*En sevdiğin sahne
*En sevdiğin dialog
Olur da üşenmezsem film hakkında başka şeyler de yazarım.
3 Mart 2013 Pazar
Ondan Bundan Vol.3
Evde bol bol vakit geçirdiğimden ve müzik kanallarına takıldığımdan haberi olmayan yok sanırım. Dream TV salak kız sunucu kontenjanını yine boş bırakmamış, bünyesine bir andavalı daha katmış. Bu kanalın böyle "aaay gençlik hadi coşalım eğlenelim bak ne kadar genciz biz aslında yaşımız 40 olabilir ama ruhumuz çok genç vandirekşın vuhuu" gibi bir yapmacık tavrı var ya, kız resmen bağrına basmış bu tavrı. Arada bir Robbie Williams çalıyor "eskiden hastasıydık" yorumları eşliğinde. Daha sonra da diyor ki "bildiğiniz gibi Robbie'nin karısı Türk, yani siz de bir gün hastası olduğunuz ünlüyle evlenebilirsiniz". Aferin sana beyni sulanmış kanalın beyni sulanmış sunucusu. Beyni sulanmış ergenlere verebilecek en güzel tavsiye (beyni sulanmış demiş miydim). Kızdaki mantığa gel. 35 yaşında vandirekşın dinlediğini iddia ederek para kazanan bir kadından fazla bir mantık beklenemezdi, beni hiç şaşırtmadığın için de selam olsun sana.
Justin Timberlake geri döndü! Aman Tanrım!! Ov may gad. Kabus.*
Dün okula uğradım transkript lazım diye. Claremont resmi olarak okulun yollamasını istiyor transkriptleri. Ben onlara dedim bunlar beceremez ben yollayayım işte mis gibi diye, kabul edemiyorlar. Öğrenci işlerinin süper çalışanları "Aaa biz öyle resmi falan yollayamayız yok öyle bir şey yıhaa" dediler sinirimi zıplata zıplata. "Ben onlara dedim benim okulum beceremez boşuna beklemeyin kendi boklarını temizleyemiyorlar daha diye" deyince de bozuldular.
Ahdım olsun bu transkript olayında bir işimi daha beceremezlerse çatıları kafalarına düşsün de biraz da onlar düşünsünler kimin ahını aldık diye.
Okulu patlatacaktık, ben hala o plana uyarım, yeter ki isteyin.
Yakındır yeni ve saçma bir şarkı listesi yapmam. Henüz karar veremiyorum hangilerini seçsem diye.
6'sında Black Tooth konseri var. Gelin la. Ne zamandır izlemiyordum onları. Sanırım en son Sonisphere'de izlemiştik, o da ucu ucuna yetişerek. Acaba yanlış mı hatırlıyorum. Her neyse Black Tooth candır.
Saydım, izlemediğim tam 66 tane film var elimde. Çelınc yapmayacağım demiştim ama yapabilirim. Yaparsam buraya yazarım bu sefer Tumblr'a değil. Tumblr sayfamı kirletmek istemiyorum. Oradan bakan ne kadar kuğul biri desin.
Jack White ne güzel müzikler yapıyorsun sen lan. Yemeğine suyuna ne katmışlar senin bebeyim?
Çenem düştü.
* Justin Timberlake'ten ne kadar nefret ettiğimi diğer blog yazılarımdan hatırlayabilirsiniz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)